Evli Çiftler #4

1.8K 98 8
                                    

İyi okumalar 🙌🏻
Defne, başını Ömer'in göğsünden kaldırarak yanında mışıl mışıl uyuyan sevdiği adamı izledi uzun bir süre. Onu her izlediğinde yüzünde oluşan gülümseye engel olamıyordu. Kokusu, dağılmış saçları, kirpikleri bile hayran bırakıyordu kendine. Her seferinde, ona tekrar tekrar aşık oluyordu sanki.
Dudaklarını, Ömer'in boynuna sürterek küçük öpücükler bırakıyordu. Dudaklarının yanmasını umursamadan boynundan karın kaslarına doğru sulu öpücükler bırakıyordu.
Ömer, yaramaz karısının yaptıkları karşısında daha fazla uyuma numarası yapamayıp gözlerini açtı. Defne'nin ne yaptığını anlamak için kaşlarını çattı.
Defne ise kafasını Ömer'in göğsüne koymuş bir şekilde parmaklarıyla karnında daireler çiziyordu. Ömer de karısına ayak uydurarak parmaklarını sırtında gezdirip daireler çizmeye başladı. Defne, hızla kafasını kaldırarak Ömer'in yüzüne baktı.
"Günaydın, sevgilim.."
Defne, Ömer'e sıcak bir gülümseme ile karşılık verdi. Ömer dudaklarını ısırıp Defne'sini kendine çekerek vücutlarını birleştirdi. Gözlerini kapatarak, canından çok sevdiği kadının saçlarını kokladı.
"Ne güzel kokuyosun sen böyle.. Kokun, varlığın.. Varlığın güç veriyor sanki bana."
Defne, Ömer'e daha sıkı sarılıp her zaman olduğu gibi yine kokladı sevdiği adamı.
"Sende ne güzel konuşuyosun öyle. Her lafınla sanki içime bi'şeyler oluyo. Ömer ben seni çok seviyorum."
"Bende seviyorum, çok seviyorum hemde. Canımsın sen benim Defne'm.."
***
Defne, bahçede dolanan tavukları kovalayarak çocuklar gibi oradan oraya koşuşturuyordu. Ömer'in marketten gelmesini beklerken sıkılmamak için böyle bir yol bulmuştu kendine.
Ömer, arabasını park edip ön koltukta duran çiçekleri eline alarak arabadan indi. Elindeki çiçekleri koklayarak gözleriyle Defne'yi aradı. Kafasını kahkahaların geldiği yöne çevirdiğinde yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadı. Hızlı adımlarla bahçeye ilerlerken Defne'nin gülmesinin kesildiğini anlayıp kaşlarını çattı. Daha demin kahkahalarla gülen kadın neden şimdi gülmüyordu?
Defne ayağı takılıp düşmüştü. Bacağının verdiği acı ile çimenlere oturup dizlerini kendine doğru çekerek yüzünü sakladı.
Ömer, Defne'sini yerde gördüğünde bir an aklını yitirecek gibi olmuştu. Elindeki çiçeği masaya bırakıp koşarak yanına gelip, yere oturdu. Aralarındaki mesafeyi kapatarak Defne'nin dizlerini birbirinden ayırdı. Bakışlarını vücudunda gezdirip kanayan bir yer var mı diye inceliyordu. Elleriyle, yüzünü kavrayarak kendisine bakmasını sağladı.
"Defne'm iyi misin?"
Defne, oturduğu yerden kalkmaya çalışsa da pek başarılı olamamıştı. Ömer ayakta duramayan karısını gördükçe içi parçalanıyordu sanki. Çevik bir hareketle Defne'sini kucağına alarak eve doğru yürümeye başladı. Ömer arada Defne'nin suratına bakıp yüzünü inceliyordu. Az çok acısını kestirmeye çalışıyordu gözünde. Defne ise sadece gözlerini kapatıp Ömer'in tişörtünü sıkıyordu.
Ömer anahtarla evin kapısını açtı ve içeri girdiler. Defne'yi yavaşça koltuğa bırakıp, koşar adımlarla ilk yardım çantasını almaya gitti.
Geri döndüğünde, Defne'nin gözlerini kapatarak kafasını koltuğa yaslamış olduğunu görünce daha çok telaşlanıyordu.
"Defne.. Hadi sevgilim, aç gözlerini."
Defne, gözlerini açıp dolu gözlerle kocasına baktı. Aklına gelen şeylerle daha da kötü oluyordu.
" Defneee? Canın çok mu yanıyor? Olmayacak böyle, kalk hadi hastaneye gidiyoruz."
"Yok yok gitmeyelim. İyiyim ben Ömer, gerçekten"
Ömer, Defne'nin üzerine gitmek istemeyip kanayan dizini temizlemeye başladı.
"Annem.."
Gözlerini kapatıp, yutkundu Ömer.
"Annem abimle benim kavgalarıma çok kızardı. Her seferinde bağırırdı bize evin içinde."
Defne, buruk bir şekilde gülümseyerek kafasını eğip konuşamaya devam etti.
"E tabi, abim benimle uğraşmayı çok severdi. Hatta her seferinde 'seni bu huysuzluğunla kimse almaz, evde kalıcaksın portakal kafa' diye dalga geçerdi."
İkise de gülümseyerek birbirlerine baktılar. Ömer, kafasını kaşıyarak dudaklarını yaladı.
"Portakal kafalı Defne'm he?"
Defne gülümseyip Ömer'in omzuna vurdu.
"Her neyse, işte biz yine kavga ediyoduk. Küçücük evin içinde koşuştururken şimdi olduğu gibi düştüm yine. Abim tabi, odunun teki. Anlamaz böyle işlerden. Evde bekledim öyle tek başıma. Annem her kavga edip düştüğümüzde gelip öperdi beni. Düşündüm öyle, olsaydı yine temizler miydi, öper miydi diye. Gelmedi ama."
Ömer, oturduğu yerden kalkıp yanına oturdu sevdiği kadının. Yüzünü elleri arasına alıp okşadı.
" Ben varım artık. Ben sarıcam senin yaralarını, ben iyi gelicem sana. Ben senin eşin, sevgilin, ailenim Defne'm. Canımın içisin sen benim."
***
Ömer, dağ evinde olmalarına rağmen yanında getirmiş olduğu tableti elinden düşürmüyordu. Defne ise sıkıntıdan patlayacağını düşünüp gözlerini deviriyordu.
"Ömeeer."
"Efendim Defne?"
"Dondurma yemeğe gidelim mi?"
Ömer, gülümseyerek tableti koltuğa bırakıp Defne'nin yanına ilerledi.
"Dondurma mı çekti senin canın? E aldıralım Hasan abiye gerçi bu saatte uyumuştur ama-"
"Yok yok Ömer biz gidelim. Rahatsız etmeyelim şimdi insanları. Hem gezmiş oluruz biraz patlıycam sıkıntıdan."
"İyi peki, kalın bi şeyler giy üzerine de çıkalım."
Defne, dondurma yiyeceğinin verdiği heyecanla Ömer'in dudağına öpücük bırakmıştı.
El ele tutuşup, birbirlerine sarılarak evden çıktılar.
***

 Aşk Paylaşılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin