Merhabalar. :) Ben Melis. Aslında Eren bunu en başından yazmamı istedi çünkü Yasak bölümü bekleyenlerin olduğunu söyledi. Biliyorsunuz ki ben kendi başıma bir hesap açıp kaptırmak istemediğim için onun hesabından kısmen beraber yazdığımız bu hikayeyi yayınlamaya başladık. Ama ben okul yüzünden pek uğraşamadım. Ve doğrusu herkes Yasak bölümü beklerken Eren eğer ben bu hikayede bölüm yayınlarsam isyan çıkacağından korktu. :D
O yüzden şimdiden söylüyorum. Eren'le fikir paylaştığımız doğru ama artık ben bu hikayeyi daha çok bir arkadaşımla beraber yürüteceğim. Onun hesabına geçirmeyi düşündük ama bu kadar okunma varken -çok teşekkürler- silmeye gönlümüz el vermedi. Eren okulla ve Yasakla uğraşıyor. Yani bu hikayeye bi bölüm geldiğinde tepki gelmezse sevinir, çünkü bunun onla pek alakası kalmayacak.
İşler burda biraz heyecanlı hale gelmeye başlıyor ve bir kaç bölümü arka arkaya yayınlayacağız sanırım. Umarım beğenirsiniz. :)
Müziğide dinlemenizi tavsiye ederis. Jessa'nın ün yolunda koşmasına çok yakışıyor.
-
Abimi atlatıp eve dönmek bir kabus gibiydi.
Bir taksi tuttum ve eve varınca güvenlikten parasını ödemesini rica ettim.
Eve döndüğümde Kayleigh denen kız yüzüme bile bakmadan uzaklaşmış, mutfakta Goldberg'lerin aşçısıyla bir başıma kalmıştım. Neyse ki şimdilik kimse ona "fransız" olduğumdan bahsetmemişti ki biraz sohbet ettik. Ben de ağzımdan kaçırmadım tabi.
Birilerine yeni ayakkabılarımı gösterip hava atmak için can atıyordum ama yapamadım. İşim var diye çıkıp binlerce dolarlık ayakkabılara bakındığımı ve tanımadığım bir adamın bana o ayakkabıları aldığını söylediğimde beni yargılamayacak biri olup olmadığından emin değildim.
İlk haftamı evde yapmam gereken şeyleri öğrenerek geçirdim. Goldberg'lerın büyük kızlarının odasını özenle temizlemem gerekiyordu. Eşyalarını toplamamın onu sinirlendireceğini Kayleigh denen gıcık tabi ki söylememişti. Bunu kendi başıma öğrenmem gerekti.
Üç gün önce, etrafa saçılmış tüm defter ve kitaplarını toparlayıp kitaplığına koyduğum gün, mutfakta bir elma kemirip, onun odasından çöpe atmak için aldığım 2 ay öncesinin Teen Vogue'unu okuyordum. Kız çığlık çığlığa mutfağa daldı. Korkudan elmamı düşürerek ayağa fırladım.
"Günlüğüm nerde, seni adi pislik! ONU ALDIĞINI BİLİYORUM!" Elini kolunu sallayarak çığlık atmaya devam etti. "ANNEEE! Bak sen, odamdan dergimi de almışsın! O bir hırsız! ANNEEE!"
Panikten ne söyleyeceğimi şaşırmıştım. Sonda neyse ki Bayan Goldberg geldi ve kızına çenesini kapatmasını ve beni dinlemesini söyledi. Ben de bir günlük tuttuğum için kızın paniğini anlamıştım ama şımarığın teki olduğu gerçeği empati kurmamı engelliyordu.
Tüm kitap ve defterlerini kitaplığa koyduğumu, dergide eski olduğu için çöpe atmak için aldığımı söyleyince beni peşinden sürükleyerek günlüğünü buluncaya kadar dırdır yaptı. Sonunda eski lanet dergisinin bende kalabileceğini, bir daha eşyalarıma elimi sürmememi emrederek odasının kapısını yüzüme kapattı.
Pis velet.
Şimdi ise, yine mutfaktayım ve işten kaytarmaya çalışıyorum. Temizlik işi bana göre değil. Buraya gelmemin sebebini açıklamıştım, Bay Goldberg çok ünlü bir yönetmen ve tek amacım onunla tanışmak. Ama adam bir haftadır ortada yok. Söylenenlere göre Jessica Biel'in falan oynadığı bir filmin çekimleri için Paris'teymiş. Vay be.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Nasıl Hizmetçi?
HumorDikkat: Karşınıza her an bir ünlü çıkabilir! 4 çocuklu bir ailenin 3. çocuğuyum. Adım Tamara Davis. Oops, bir dakika, bunu artık kullanmıyorum... Dur bakalım neydi? Jessa DuBois. Evet, işte yeni adım bu. Mizah'ta #222