Bölüm Müziği: Ailee - Sakura
Multimedia da Sude var. Umarım beğenirsiniz. Farkındayım bölümler gecikti
ama yazılı haftasından çıktım.
Kusura bakmayın. İyi okumalar :) .Sude ve Koray gelmişti. Koray:
"Ooo çifte kumrular" dedi.
Sanırım biliyordu. Mert ona söylemiş olmalı. Ne de olsa en
yakın arkadaşı. Ben de biraz utanarak Koray a karşılık verdim
Sude de yaníndaydı. Çok kötú
görünüyordu. "O iyi mi?"
"Evet. İyi bir kahveye ihtiyacı
var o kadar." dedi Koray .
Bardan çıkmıştık. Yurt kapandığı
için otelde kalmalıydık. Fikrimi belirttim fakat Koray, Sude ile biraz yürüyeceğini,açık havanın
ona iyi geleceğini belirtti. Onaylarcasına başımí salladım ve Mert in koluna girerek onlara veda ettik. Mert ve ben otele
geldik. İkimizde yorgun olduğumuzdan hemen kendi odalarımıza geçtik.Koray dan:
Cemre nin tüm ısrarlarına rağmen Sude ile yürümek istemiştim. Yüzú çok solgun ve kötü görünüyordu. Arada bir sendelemesi bilincinin yerinde olmadığını gösteriyordu. Yardımcı olmak için koluna girdiğimde hızla elini çekti ve tek başına yürümek istediğini belirtti. Sabır dilercesine gökyüzüne bakıp iç çektim. Gerçekten yıldızlı ve güzel bir geceydi. Aniden gelen öğürme sesleriyle Sude ye doğru baktım.
Elinin tersini dudaklarına götürmüş, gidebileceği tenha bir yer arıyordu. Kolundan tutup onu çalılığa götürdüm. Şaşkınlıktan hiçbir şey diyemiyordu. Biraz durduktan sonra:"Sanırım kusacağım geride dur" dedi. Onu dinlemeyip yanına daha çok yaklaştım ve kusabilmesi için onu çalılıklara daha çok yaklaştırdım. Aniden dizlerinin üzerine çöküp kusmaya başlayınca saçlarını yüzünden çektim. İçtiği içkinin acı tadı ve
kusmasının verdiği hisle ağlamaya başlamıştı. Çantasından bir paket mendil çıkartıp ona verdim. Ağzını kuruladıktan sonra: "Daha iyi misin?" diye sordum. Başını salladığında ona biraz beklemesini söyleyip yan taraftaki markete doğru gittim.
Marketten bir şişe su alıp Sude nin yanına geri döndüm. Suyu uzattığımda bana minnetle bakıyordu. Ağzını çalkalayıp biraz su içtikten sonra biten şişeyi çalılıklara fırlattı. Kalkması
için elimi uzattığımda bu sefer
elimi tuttu. Üstündeki elbiseyi
biraz silkeledikten sonra gülmeye başladı. Neden gülüyordu ki? Biraz sinirlenmiştim. Ama hala neler olduğunu anlamamıştım. Durup
sakinleşmesini bekledikten sonra konuşmaya başladı.
"Çok tatlısın biliyor musun? Gözlerim yaşardı. Gören de seni sevgilisine çok bağlı bir erkek sanır. "Sinirlenmiştim. Hem de çok. Tam ağzımı açıp bir şey diyecekken elleriyle yüzümü tutması beni şaşırtmıştı.
"Gözlerin çok güzel biliyor musun? Baktıkça insan büyüleniyor. Ayrıca yüzünde çok güzel. Dokunmamda sakınca yok değil mi?"Kaşlarım şaşkınlıktan biraz çatılmıştı.
"Yapma bunu!"
Şaşırmıştım.
"Neyi yapmayayım?" dedim yavaşça.
"Bana öyle bakma canım yanıyor. Biliyor musun? Ben hayatım boyunca her zaman bu gözlere yakından bakmak istemiştim. Kokunu daha iyi alabilmek. Seni asla sevmemek isterdim. Hatta senden nefret edebilmek. Ama olmuyor. Her gün kendimle savaşsam da kalbim seni sevmekten vazgeçmiyor. Bana öyle öfkeli bakma. Bu sefer değil."Donakalmıştım adeta. Ne ağzımı
açabiliyor ne de bir şey diyebiliyordum. Öyle imkansız geliyordu ki bu düşünce. Bile bile ateşe atlamak gibi bir şeydi. Tuhaf bir şekilde midemde bir şeyler kıpırdar gibi oldu. Dayanamayıp gülmeye başladım.
Ve durumu yatıştırırcasına
"Sen iyi değilsin hadi gidelim"
dedim. Bir şey söylemeden yol boyunca beni takip etti. Arada bir nasıl olduğuna bakmak için
yüzüne bakıyordum. Ama tam o an göz göze geliyorduk. İkimizde aynı anda gözlerimizi kaçırıyor ve başka bir yere bakıyorduk.
Ardından da farklı aralıklarda
tekrar bakıyorduk. Biliyorduk aslında. Bu bir tesadüf değil işaretti. Farkedilmeyen aşkın ilk işareti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YATILI OKUL
Mystery / ThrillerBir kız vardı... Cemre. Hayat onun icin zaten yeterince zordu. Birde bu yurtta kalma olayí çíkmıştı. Hazır değildi sadece. Cemre ve arkadaşlarının sıradışı Hikayesine hazır olun.. İlk hikayem umarim beğenirsiniz