11-12/11/2014
Bir şey yazacaktım ben... Zihnimde kelimeleri toparlamıştım daha dünden... Konusu, gidişatı, iletisi belliydi günler önceden... Kalemi şehadet parmağıma tutuşturmadan önce kelimeler dökülmüştü dilimden... Bir şey vardı yazacağım... Daha önce yoktu hiçbir benzeri... Yek olacaktı; tek, biricik, özgün... Öyle kolay kolay da kimsenin aklına gelmeyek bir şeydi yazacağım... Ama herkesi kapsayacaktı eşsiz büyüsü... Sonsuz barış ortamının temelleri atılacaktı son noktanın eşiğinde... Yararlı etkinliklerinin açılış konuşması olacaktı her dilde... Farkındalık olacaktı tüm milletlere... Bir şey yazacaktım oysa... Kalemi kavrayışımdan belliydi kararlılığım... Ve insanlığı kavrayacağına da kararlıydım... Başladığım gibi geritecektim sonunu... Özenle de seçmiştim oysa kelimeleri... Ne eksik ne fazlaydı içeriği; ne ağır ne de yalındı üslubu... Ezeli olacaktı elbet, ama ebedi olmayacaktı... Olmamalıydı...
Sahi bir şey yacaktım ben... Kalemi elime aldım fakat, daha hitapta yanıldım... Önce 'ey' yazdım... Sonrasında 'sen' yazabildi kalemim... Başka muhattabımın olmadığını özümseyerek... 'Yazacaktım' kaldı adı; yazdığımın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtimâlsiz Muhtemel'e
EspiritualKim bilir kaçıncı kahveyi içiyorum tükettiğim sigaralar eşliğinde... Zamanın hangi zaman diliminde kaybolduğunu bilmiyorum. Tek bildiğim, yedinci fincandan sonrası aralıksız kalp çarpıntıları, gün ışığına dek, Ve 28 izmarit yığılmış önüme, 5 kibrit...