29/10/2014
Gittin ya, yıkıldı gönlümdeki imparatorluğun. Oysa geçmezdi literatürde gidişin. Yoktu lügat-ü ben'de ayrılık. Kanuname'de yazılıydı -şer'i de örfi de yasaktı, haramdı gidişin... Dedim ya, yıkıldı gönlümdeki imparatorluğun. Batı savaş açtı Doğu'ya; eyaletleri bir bir talan edildi anılarla ve parça parça yıkıldı, yakıldı gönlümün her bir köşe başı. Sonra gönlümün başkentine; en ücra odacıklarına gelmişti sıra. Önce en ağır işkenceleri yaptılar. Nihayetinde o ücra odaların her birini mahzene çevirdiler. Bir imparatorluk sona ermişti gidişinin ardından. Solumu kuşattıkça anılar, şahit oluyordum acı sonuma. İmkân vermiyordu anılar yeni kuşatmalara... Ve kimse giremiyordu yıkılmış, yakılmış, talan edilen, harabe olan imparatorluğun sınırlarına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtimâlsiz Muhtemel'e
EspiritualKim bilir kaçıncı kahveyi içiyorum tükettiğim sigaralar eşliğinde... Zamanın hangi zaman diliminde kaybolduğunu bilmiyorum. Tek bildiğim, yedinci fincandan sonrası aralıksız kalp çarpıntıları, gün ışığına dek, Ve 28 izmarit yığılmış önüme, 5 kibrit...