6. BÖLÜM

28 3 0
                                    

Bir insan ne kadar rezil olabilir sizce ya da şöyle söylemeliyim sanırım kendini ne kadar rezil edebilir....

İşte onun şekil bulmuş hali benim toplantının ortasına resmen balıklama dalış yaptım yine ve yine bütün dikkatleri üzerime çekmeyi başardım.

Hemen silkelenip kendime geldim önce daha sonra odadakilere göz gezdirip " Kusura bakmayın geciktim üzgünüm " dedim ve boş olan bir sandalyeye doğru yönelmiştim ki arkamdan bir sesin " olduğunuz yerde kalın küçük hanım " denmesiyle olduğum yerde durdum ve arkamdaki sese yöneldim.

Karşımda tahminen yirmilerinin sonunda görünen mavi gözlü günlük spor giyimli gerçektende çok yakışıklı bir adam kollarını kaslı  göğsünde bağlamış ona ayrı bir hava katan çatık kaşlarıyla bana bakıyordu...

Ben hala yerimde durmuş adama bakarken tekrar konuştu.
" Eğer incelemen bittiyse dışarı çıkabilirsin " dedikleriyle şaşkına uğrarken nereye gittiğini bilmediğim sesimi bulup sonunda konuştum " Nasıl yani dışarı derken???"
" lafımın ikiletilmesinden ve aptal kızlardan hiç haz etmem dışarı."

'Aptal kız' mı bu adam ne dediğinin farkında değildi sanırım bu sırada çevreme bakındım herkes susmuş bizim konuşmamızı dinliyordu konuyu daha fazla uzatmak istemiyordum "ama ben bur..."  " Şu anda ne için geldiğinin benim için hiçbir önemi yok sen... Bir anda toplantımın içine dalıyorsun ve ben toplantımın bölünmesinden hiç mi hiç hoşlanmam umarım anlaşılmıştır ayrıca son defa söylüyorum dı şa rı..."

Ağzımı açıp tekrar kapattım söyleyecek bir şey bulamıyordum sinirlenmiştim ve çok utanmıştım bu durumda da yine gözlerim dolmuştu hep öyle olurdu zaten daha fazla rezil olmamak adına sadece 'peki' dedim ve geldiğim yoldan geri döndüm.

Bir toplantıya geç kalmanın bedeli bence bu kadar ağır olmamalıydı. Adam resmen onca insanın içinde beni aşağılamıştı. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum bir genç kıza yapılabilecek en kötü şeylerden biriydi belkide yaptığı bu hareket....

Hem ben o bursu da hakkımla aldım onun ayaklarına kapanıp yalvararak değil en iyi dereceyi yapanlardandım hemde sadece beş dakikalık gecikme için kaybedemezdim bu şansı....

Ama şu gurur denen şey bunu engelliyordu işte ne yapmalıydım bilemiyorum toplantı salonunun kapısının önünde bir sağa bir sola gidip geliyordum. Tabi o sırada artık alışkanlık olmuş tırnaklarımı kemiriyordum ve oflayıp duruyordum. Yanımdan geçenler deliymişim gibi bakıyorlardı. Ne düşündükleri umrumda bile değildi benim burda bursum yanmak üzereydi.

Ne olurdu sanki içeride kalsaydım beyimizin incileri dökülecekti sanki ne yapıp edip bir şekilde bunu halletmem gerekiyordu.

Ben bu sürede bunları düşünürken salonun kapısının açılmasıyla irkilip kendime geldim. Öğrenciler içeriden birer ikişer gülüşerek çıkıyorlardı. 'E tabi öyle çıkarlar salak onlar biraz önce senin alamayacağın bursu aldılar çünkü' diyen içsesime göz devirdim herşeye yorum yapmasa olmazdı zaten herkesin içeriden çıkmasını bekledim böylelikle rahatça o Barış denen adamla konuşabilirdim. Tabi beni dinlerse. Yani umarım dinler...

Herkesin çıktığından emin olduktan sonra içeriye girdim. Masanın başındaki koltuğa sol ayağı sağ bacağının üzerinde erkeksi ve otoriter bir havayla oturmuş bir yandan elindeki dosyayı dikkatle incelerken diğer yanda başında durmuş bir şeyler anlatan adamı dinliyordu.

Yavaş ve çekinik adımlarla yanlarına yaklaştım beni fark edip ikisi birden gözlerini bana çevirmişti. O anda yerimde dondum ve ne diyeceğimi bilemedim. Tam kendime gelip konuşucakken

"Bahane veya itiraz kabul etmiyorum çıkabilirsin " demesiyle açık olan ağzımı kapatmak zorunda kaldım. Ama böyle susupta herşeyi bir kenara atamazdım bu bursa çok ihtiyacım var çünkü. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

SENDEN bAŞKaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin