2. BÖLÜM

56 9 0
                                    

Multimedya: şimdiye kadar tanıştığınız karakterlerimiz

Birinin kolumu dürtmesiyle hemen uyandım. Çakma sarışın olduğu her halinden belli olan bir hostes, başımda dikilmiş bana uçağın indiğini söyleyip kıvırta kıvırta gitti. Pardon ama, bütün hostesler neden bu kadar sexi ve güzel olmak zorunda ki.

Etrafıma bakındım, tek tük birkaç kişi kalmıştı, bende hemen toparlanıp indim uçaktan bavullarımı alıp dışarı çıktım. Bir taksi bulup okula gitmek ve işlerimi bugünden halledip rahatlamak istiyordum.
Telefonumu ve kol çantamıda unutmadan aldım ve uçaktan indim.

İşte gelmiştim.... Hayallerin, belirsiz hayatların şehri İstanbul. Ben de geldim işte artık buradayım.

Önüme çıkan ilk taksiyi durdurup bindim. Şoför de bavullarımı yerleştirdikten sonra arabaya bindi. Şoför nereye gideceğimizi sordu, bende gelmeden önce araştırdığım için artık ezbere bildiğim adresi verdim. Kafamı arabanın camına yaslayıp İstanbul'u seyre daldım.

Kız kulesinin ve yolcu vapurlarının olduğu yerden geçtik, televizyonda ve resimlerde gördüğümden daha da güzeldi. Ama o denizi yok mu? Seyirlik bir manzara gibi, tamam Bursa'da da deniz var fakat burası bir başka. Şairlerin yazarların bu şehire aşık olmalarına şaşırmamalı.

Ben dışarıyı seyre dalmışken şoför geldiğimizi haber verdi. Parayı verip taksiden indim adamın yardımıyla da bavullarımı indirdikten sonra teşekkür ettim. Taksi yanından ayrıldıktan sonra arkamı döndüm ve geldiğim yere baktım. Burası müthişti eski okulumdan daha büyük ve güzeldi. Harika bir mimari eser gözler önüne serilmişti. Bavullarımı alıp yola koyuldum, yapacak işlerim vardı elimi çabuk tutmalıyım. Öncelikle bavulları girişteki güvenlik görevlisine teslim ettim. Onları peşimden her yere sürükleyemezdim değil mi? Onu da hallettikten sonra, kampüse ilerledim. Yeşillikler içinde huzur kokan bir yer gibiydi, etrafta kızlı erkekli bir çok grup, yalnız başına güzel havanın tadını çıkaranlar ve önündeki yığınla ders kitabıyla boğuşanlar herkes kendi alemindeydi.

Bunları boşverelimde benim hemen öğrenci işlerini bulmam gerekiyor. Ben yeni ve birazcıkta utangaç olduğum için etraftakilere sormaya çekiniyordum. Artık işim tabelalara kalmıştı. Sonunda karşıma çıkan öğrenci işleri tabelasının gösterdiği yere yöneldim. Karşıma çıkan uzun binadan içeri girdim.

Biraz ilerledikten sonra artık pes ettim ve önümden geçen bir kızı durdurup öğrenci işlerininin yerini sordum. Kız önce küçümser bakışlarla üzerimi süzdü. ' ne bakıyon arkadaş açıkta bişey mi gördün' diyesim geldi ama tuttum kendimi. Küçük hanımın süzmesi bitmiş olacak ki aynı suratla yüzüme bakıp arkasında bir kapıyı gösterip saçlarını arkaya salarak kendisine göre havalı yürüyüşünü yapıp gitti.

HASBAAMM.

Onu hiç takmadan gösterdiği yere gittim. Kapıyı 3 kere tıklattım ama ses seda yoktu. Tekrar tıklatıp bu kez beklemeden içeri girdim. 30'larında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın temizlik yapıyordu. Bu sorumlu olan kişi değildi. Çekingen bir tavırla içeri girip ardımdan kapıyı kapattım. Kadın bana anlamaz gözlerle bakıyordu. Onu daha fazla bekletmeden konuşmaya başladım.
"Şey... Ben sorumlu birini arıyordum da, yok sanırım." "Yok kızım, Ali bey bir yere kadar gittiydi geç otur sen gelir birazdan." dedi. Kadına tebessüm edip masanın yanındaki tekli koltuklardan birine oturdum.

O temizliğini bitirip çıktı, bense yarım saattir aynı pozisyonda bekliyordum. Bekleye bekleye put oldum. Tam yeter artık sonra gelirim deyip kalkacağım sırada kapı sert bir şekilde açıldı. Öyle bir açıldıki bende tekrar oturduğum yere sindim. En fazla 40 yaşında gibi duran kel uzun boylu takım elbiseli bir adam bağıra çağıra içeri girdi. Bunun üzerine yutkundum ve öylece yerime sindim. Neye kızmıştı da böyle sinir küpüne dönmüştü ki. Onun ardından benim yaşlarımda iki çocuk kahkahalarla itişe kakışa içeri girdi.

SENDEN bAŞKaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin