Onca şeyden sonra tekrar huzuruma kovuşmam kendimi çok iyi hissetmeme neden olmuştu. Bütün bunlar gerçek miydi?Zihnimde durmadan dolanan kelimeler yüzüme gülümseme yayılmasına sebeb oluyordu. Savaş bana iyiki varsın demişti. Ve bu kelimeyi kaç yıldır beklediğimi tahmin bile edemezsiniz. Onun ağzından güzel sözler çıkmayalı çok olmuştu.
Evet, artık eskilere gitmeyeceğim çünkü aramızda eski anılardan daha özel bir bağ yaranmıştı. Yada... Bilmiyorum bana öyle geliyordu.
Hala sıkıca sarılmış vaziyyetdetdik. Acaba kalbimin onun için hızlı attığını hissede biliyor mu? Çünkü ben kendi kalp atışlarımdan başka hiç bir şey duymuyordum. Ama birden titremeyle birlikte gelen sesle birbirimizden koptuk. Bu ses Savaşın telefonuydu. Bende bir kaç metre uzaklaşarak telefonu açtı.
Ne konuda konuştuğu duyulmuyordu ama, çok gergin ve tedirgindi. Durmadan sağa sola hareket ediyordu. Bu durumdan bende endişelenmeye başlamıştım.. Neler oluyordu? Yavaş yavaş endişe tüm bedenimi yayıldığı anda Savaş beni rahatlatır gibi bir gülümsemeyle göz kırptı. Ve o an bedenime yayılan sıcak yanağımda büyük bir alevlenmeye neden oldu. Bende gülümsedim. Ama neden böyle kızardığımı bir türlü anlamadım. Lanet olsun onu sevdiğimi çok mu belli ediyordum?
Ama az önce gelen acil çağrı ve ondan sonra tedirgin olması, birşeylerden korkması, Hayır! Daha fazla dayanamayacağım haydi yanına git Leyla diye kendimi emr verdim.
Ayaklarımı harakete geçirip cesurca yürümeye devam ederken Savaş telefonu çoktan kapatmıştı bile. Tabii bende oldugum yerde kala kalmıştım.
Ne olduğunu anlamadan bana doğru yakalaştığında
"Şey ben... Acaba yukarı Lale'nin yanına gidelim mi diye soracaktım?" dedim uydurarak."Tabii Leyla...sen gidebilirsin" diye söylerken başını aşağı eydi.
"Sen gelmeyecek misin?" diye sordum kuşkulu bir ses tonuyla.
"Hayır önemli bir işim çıktı, hemen gitmem gerek" dedi düz bir sesle.
Ruh hali çok çabuk değişiyordu bir anda mutlu gözükürken şimdi yüzünü sallamış yine soğuk davranışlarıyla beni üzüyordu.
Ne işiymiş o?" diye kollarımı önümde birleştirdim. Benim kız karedşim ve benden önemli ne işi ola bilirdi ki,
"Neden endişe ediyorsun ki eskiden hiç sormazdın?" dedi gözlerini kısarak. Böyle yapınca benimle kavga etmek istediğini anlıyordum.
"Eskiden senin benden gizlin saklın yoktu, o yüzden olmasın?" diyerek gözlerimi devirdim.
"Neyse ne! gidiyorum"
"Biraz yavaş ol Savaş Atahan! Senin ruh haline yetişemiyorum!Bir iyisin bir kötü, karar ver artık!" diye bağırdım.
"Şu an boş konuşuyorsun ben iyiyim sadece işim var, ve bunda uzatılacak bir durum görmüyorum..." cevap vermediğimi görüp duraksadı.
"Sana neden anlatıyorum ki,
görüşürüz" dedi arkasını dönerek."Hey dur sana diyorum?!" deyip elim uzattığında benden uzaklaşarak sinirli adımlarla öylece gitmesini seyr ettim. Yine her zamanki gibi yapmıştı; Kalbimi kırmıştı.
Kızgın davranmakla sırrını saklamıştı. Böylece benden kaça bilmişti. Ama ben Leyla Ateş'sem bu sırrı ortaya çıkartırım.Yüzüm düşmüş soluk halimle; hatta Lale'nin uyanmasına rağmen üzgündüm. Savaşın bu gün herşeye rağmen yanımda olacağını hayal etmiştim. Bu gün yanımdaydı peki ya diğer günler bu kavgamızdan sonra tekrar yanımda olur mu? Korkuyordum.
Nedense içimde bir kuşku ve korku vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK UĞRUNA #PoisonPen #BBbenikeşfet
Teen Fictionİki yakın arkadaş. İki kötü arkadaş. Onları kendilerinden başka anlayan yoktu. Sınıfın en kötü erkeği Savaş Atahan Sınıfın en kötü kızı Leyla Ateş Ama kurallar değişmeğe başladı. Biri arkadaştan öte diğeri başkasına aşık olduğunu anladı. Bu iki arka...