Medyaya dikkat❤️
Hayatda ilkler her zaman önemlidir. Bunu şimdi anlıyordum. İlk buluşma, ilk arkadaş, ilk aşk, ilk öpücük ve sonsuz bir yolda yürüyen daha çok ilkler vardı. Ama ben daha aşkta kaybetmiştim hem de ilk buluştuğumuzda. Lisenin ilk günü kaybetmiştim. Ama artık yarın ikinci gündü, buda o demek oluyorki ben ilk günümü kaybetmiştim. Bir sonraki günler önemsizdi...önemsizleşmişti.Savaştan ayrılıldıktan sonra sahile doğru inmiştim. Bir kaç saat denizin eşliğinde kuşların ve vapurların sesi, soğuk rüzgarın nefesime dolması, saçlarımı okşarcasına etrafa savurması çok iyi gelmişti.
Rüzgarı çok seviyordum. O yüzden hep rüzgar sert estiği yerlerde olmayı seviyordum. Onun her çarpıntısında kendimi daha güçlü ve rahatlamış hissediyordum. Ağlamaktan acıyan gözlerim şimdi soğuk rüzgarın sayesinde iyileşiyordu.
Neredeyse gece başlamak üzereydi. Güneş denize kendinden parça parça iz bırakarak gösterişle batıyordu. İşte bu güzel manzaranın yalnız başına ağlayarak geçirmek istemezdim.
Keşke bende güneş gibi güçlü olsam. Sabahları onun gibi etrafa tüm gücümü gösterip akşamları unutulmaz olmak...güneş gibi hep var olduğumu göstermek için. İnsan yalnız olunca herşeyi daha farklı görür...yalnız olan bendim.
Hava daha çok kararmadan evin önüne gelmiştim. Kapının zili çaldığım anda Zeliha teyze açmıştı. Maalesef her zaman ki gibi gülümseyemedim ona. Asık suratla geniş koridordan odama doğru düz bir yolda ilerlerken annemin sesi beni durdurmuştu.
"Hoş geldin kızım" dedi sofra başında babamın yanına otururken
"Sağol Anne" dedim başımı aşağı salarak. Ağladığımı görmelerini istemiyordum.
"Peki Savaş nerede?" diye sorduğunda şaşırıp kalmıştım. Savaş ne alaka?
Anneme anlamayan bir bakış attım.
"Kızım daha sabah demedin mi, akşam Savaşta gelecek en sevdiği yemekleri hazırlayın diye?" İşte sorun da sabah olduğu. Sabah çok mutluydum yine eski ben, her şeyi detaylı bir şekilde planlamıştım.
Konuşuruz, sevgili oluruz, annemlere gideriz. Ne güzelde tatlı pislik hayaller. Sevdiği yemeklere bak sen hala. Hangi kafayla ben öyle söylemiştim. Şimdi benden anca zehir yer o.
"İşi çıktı anne" kısaca boku çıktı.
daha fazla soru sormadan konuyu değiştirerek
"Lale nerede?" diye sordum. Şuan küçük kardeşimin yanına gidip ona kocaman sarılmak ihtiyacı duyuyordum.
"Bu gün kendini çok yorgun hissetti o yüzden uyuyor canım"
"Tamam" dedim
Belliki bu gün kendime sıkıca sarılmak gerek.
"Gel bir şeyler ye kızım sabahtan beri bir şey yemedin" dedi endişeli bir sesle.
"Yok anne iştahım yok çok yorgunum gerçekten"
"Ya Gül, kızı rahat bırak, ilk gün belli ki yorgun geçmiş. Haydi güzel kızım git sen" çok teşekkür baba ya gerçekten bazen babam annemden daha anlayışlı olurdu.
Babama öpücük yollayıp odama doğru gittim.
Odama geçip çantamı nereye fırlattığımı fark etmeden elbiselerimi değiştirmeden yatağa uzandım. Tam beş dakikadır Gözlerimi tavana zillenmiş bir şeyler arıyormuş gibiydim. Düşünüyordum. Yarın ne yapacağımı.
Ve birden içimde bir boşluk hissettim.
Yaşadıklarım yine gözümün önüne geldi.
Göz yaşlarım saçlarıma doğru akmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK UĞRUNA #PoisonPen #BBbenikeşfet
Genç Kurguİki yakın arkadaş. İki kötü arkadaş. Onları kendilerinden başka anlayan yoktu. Sınıfın en kötü erkeği Savaş Atahan Sınıfın en kötü kızı Leyla Ateş Ama kurallar değişmeğe başladı. Biri arkadaştan öte diğeri başkasına aşık olduğunu anladı. Bu iki arka...