Tuhaf Bir Rüya

258 24 20
                                    

  - Kendine geliyor. göz bebeklerinde hareketlenme var. 

 Açık olan gözlerimi gözüme tutulan ışıktan kurtulmak adına kapayıp tekrar açtım. Doktorlar rahatlamışcasına bana bakarken doğrulmaya çalışsam da bu acıyla yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. 

 - Ne oldu? Diye mırıldanabilmiştim yalnızca. Doktorun yüzündeki gülümseme solarken bir şeyler söylemek adına ağzını açıp kapadı. 

 -Efendim bir kaza oldu... Anne ve babanız... Üzgünüz. 

 Gözlerim kocaman açılırken başımı iki yana salladım. Bu gerçek olamazdı.. Olmamalıydı. Tüm olanlar...Gerçek gibiydi. Başımı kaldırıp doktora baktım. Hiçbir şeye anlam veremiyordum.

 -Ben ne zamandır bu haldeyim? Kaza ne zaman oldu? 

Derin bir nefes alıp veren doktor konuştu. 

-Yaklaşık bir buçuk aydır. Bu haldesiniz efendim.  

-Ben.. anlayamıyorum. Yalnız kalabilir miyim? 

Doktor başıyla onaylayıp odadan çıktıktan sonra hızlıca ayağa kalktım. Nasıl olmuştu da Fransa'ya dönmüştüm ben? Anlamaz bakışlarımı Paris'in bilindik sokaklarında gezdirirken aklıma gelen şey ile hızla odadan çıktım. Koşarak koridora çıkıp etrafta dolanırken ilk bulduğum gazeteyi aldım elime. sondaki tarih... 2017... Elimdeki gazeteyi yere bırakarak başımı iki yana salladım. Üç yıl öncesine dönmüş olamazdım değil mi? Hayır hayır bu imkansızdı. Zonklayan başıma elimi koyup bastırırken gözlerimi sıkıca yumup arkamdaki duvara yaslandım. Doktorum endişe ile yanıma gelmiş iyi olup olmadığımı sorarken başımı hızla iki yana salladım. Fazla saçma geliyordu şuan olduğum durum... Boğazımda oluşan yumru yutkunsam da geçmiyordu. Doktor psikolog ile randevu ayarlama konuşması yaparken acımtırak bir gülüş ile doğruldum. Annem ve babam ölmüştü benim... Onları ikinci kez kaybetmiştim. Ve... Tüm o yaşadıklarım bir buçuk aylık komada gördüğüm bir rüya... Rüyaydı duvara hala yaslı olan sırtım sürtünerek aşağı inerken sonunda yere oturmuştum. Dolan gözlerimden yaşlar süzülürken tüm hastanede yankılanan bir çığlık attım.

Gözlerimi açtığımda yine o klasik beyaz tavan karşılamıştı beni. Şuan içinde olduğum paradokstan kurtulamıyordum bir türlü. Şuan bu yaşadıklarımın rüya olduğunu düşünsemde çok gerçekçiydi. Komadayken gördüğüm rüya gibi. Doğrulurken kolumu çekiştiren seruma bakıp yüzümü buruşturarak çekip çıkardım. Eve gitmeliydim. Yada başka bir yere.. Dayanamıyacak kadar kafam karışmış haldeydim. Ve... Rüyamda çektiğim o acıyı tekrar çekiyordum. Üzerimdeki hastane kıyafetlerini çıkarıp dolaptan kendime ait olan ve büyük ihtimalle çalışanlarımın getirdiği kıyafetlerimi giyip doktorun arkamdan kalmamla ilgili sözlerini umursamadan çıkışa yürüdüm. Sonunda içime çekebildiğim nefesle sıktığım avuç içlerimi serbest bırakıp burnumu çekerek eve yürümeye başladım. Kafamı toparlamalıydım. Evdeki yardımcılara gözükmeden odama çıkıp yatağa oturdum. Başımı yastığa koyduktan sonra tekrardan gözlerime hücum eden yaşları bıraktım. Uzun sürmüştü ağlama seansım ancak kendimi fazlasıyla tutmuştum. Sonunda biraz dindiğimde doğrulup hala devam eden hıçkırıklarımı umursamamaya çalışarak televizyonu açtım. Haberlerde çıkan anne ve babamın anısına yapılmaya devam eden fuar ve sergilerin durumunu görmek nefesimi tekrar keserken bir hıçkırık daha bıraktım. Tarih doğruydu... Tüm bunların rüya olması ihtimali öyle delirtiyordu ki beni... Belki de sevindiriyordu ancak..  Ailemi ikinci kez kaybetmenin acısını kaldıramıyordum. Dizlerimi kendime çekerek yüzümü gömüp sessizce yutkundum sadece. Yada.... Denedim.






Uzunca bir aradan sonra yeniden merhaba. Açıkcası o hikayeyi öyle bir sonla bitirmek içimi acıtmıştı. Klasik olmasın derken beklentiyi karşılayamadığımı düşünsemde ara vermeliydim. Ve şimdi ikinci sezon ile herşeyi baştan daha gizemli yaşayarak başlatıyorum. Umarım beğenir ve desteklersiniz. Bu arada medyadaki şarkıyı dinlerken yazdım. Tavsiye ederim.

EV ARKADAŞIM SEZON 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin