Öncelikle kendimi tanıtmak ve sonrasında tanım ve bir kaç şaka yapmak istiyorum. Bu şaka olur mu bilemem fakat biraz Tolga Çevik'e birazcık Beyazıt Öztürk'e benzeyeceğim. Kısacası; edebiyat terimiyle bir tür deneme yazısı gibi olacak. Deneme yazısından tek farkı ise sizin bana cevap vermiş olmanız olacak...
Umarım bana cevap verirsiniz çünkü bir ponçik olarak buna ihtiyacım var...
Evet! Başlıyoruz...
Ben Esila Yıldız. Halk arasında kullanılan müthiş ponçik hanım...
Evet biraz komik gibi gözüküyor ama hafif tombul yanaklarım, doğal kahvemsi saçlarım ve vazgeçilmezim olan mavi pijama takımımla herkesin gözünde bir ponçiği aydınlatıyorum.
Şimdi ise üstümde bol siyah bir eşofman, üstümde toz pembe salaş bir tişört eve gelen misafirlere röpörtaj yaptırıyorum. Eh! Röpörtajın konusunu da tahmin etmişsinizdir...Ponçik nedir?
Evet halk arasında; arkadaşlarımızla, konu komşularımızla, yakın akrabalarımızla, ailemizle bu kelimeyi sıkça paylaşıyoruz. Peki bu kelime neyin nesidir ki?Öncelikle baş misafirimiz Bora Amca'dan başlıyalım.
"Bora Amca, sence ponçik nedir ve nereden gelmektedir?"
"Kızım bu kelime sanırım simit şeklinde olan bir kurabiyeden gelme. Dur bir Gül yengene soralım." dedi ve Gül yengeye doğru döndü. "Hanım, hanım şu ponçik simidi mi ne vardı. Onu anlatır mısın Esila'ya?" Gül yenge bana dönüp konuşmaya başladı. "Kızım bizim eskiden beri yapmakta olduğumuz kurabiyeye denir. Kurabiyenin içindeki marmelat, elma
reçeli olmalıdır, bol tarçın
katkılı ve pudra şekerli olanı makbuldur. Bir ara bize misafirliğe gelmeni isterim. Ayıptır söylemesi çok güzel yaparım, parmaklarını yalarsın" bir an yüzümü buruşturduktan sonra yavaşça kafamı sallayarak Halime yengeme döndüm.
"Yengelerin güzeli, sen ne düşünüyorsun bu konuda?"
Yengem bana içtenlikle gülümseyerek baktıktan sonra konuşmaya başladı. "Canımın içiii, senin gibi tombul yanaklı tatlı hanım efendilere denir, kuzucuğum." dedi. Yengem böyle sevimli sevimli konuşunca röpörtajı bırakıp, yengemin yanaklarını sıkmaya başladım. Dayımın sesiyle ona doğru dönerek not almaya başladım.
"Pofuduk, tatlı, çekici, hediye alınırken en çok alınan tüylü ayıcık. Gül hanımın da dediği gibi içi elma reçeli olan simit türü kurabiye." ve ardından ekledi "şu google(gugıl) amca işe yarıyor haa"
Volkan abi ise son olarak şunları ekledi.
"Kök olarak rusçadan gelme sanırım. Gençler bu aralar çok kullanıyor. Bazen kötü anlamda bazen ise iyi anlamda fakat sonuç olarak kelimenin anlamını bilmiyorlar. Demek istediğimi katiyen yanlış anlama Esilacım, bilen vardır elbet ama çoğu kişi bilmiyor. Baksana herkes google'a sığınmış. Ben de internette bir yerde görmüştüm. Hatırladığım kadar rus kökenli bir kelime." Volkan abi'ye minnetle bakarak not almaya devam ettim. Röpörtajımda burada bitmişti. Bir kaç şaka yapmaya kalkarsam, sanırım beni burdan kovarsınız çünkü ne şaka ne de espri yapamıyorum. Mizah anlayışım veya sizin deyiminizle espri anlayışım kuvvetlidir. Hiç alınmam...İlk hikâyem olarak, ilk bölümlerde tanım ve birazcıkta kişi tanıtımı yapmak istedim. Janti Ve Ponçik adlı hikâye bir anda aklıma gelen bir şeydi. Herkesin bildiği üzere 'janti' ve 'ponçik' son günlerde kullanımı, söylenimi artan iki kelimeydi. Sanırım bundan faydalandım da denilebilir. Her neyse... Umarım beğenirsiniz...
AYRICA HİKÂYEMİN TÜM HAKLARI SAKLIDIR! KİMSE KİTABINDA VEYA BAŞKA BİR YERDE BENİM İZNİM HARİCİNDE KULLANAMAZ!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Janti Ve Ponçik
Roman d'amour"Eski bir hikayeye dayanıyordu bizimkisi. Lise aşkımdı anneniz çocuklar. Başta kötü davransamda ona, sonradan çok pişman oldum. O her zaman yüreği temiz ve sevecen bir kızdı" "Yani ten çot mu aşıt oldun anneme, baba?" Oğlum ve kızımın bu masum sorus...