RUHUMUN AKIŞI
Yazar : Hatice Kurtaran
1. BÖLÜM
Meriç, yanağından süzülen gözyaşlarını elinin tersiyle silerek geri geri adım atmaya başladı. Bu manzara içinde hep kendini ve ilk aşkını hayal ederken şimdi hayalleriyle beraber kalbi de büyük bir yıkım geçiriyordu. Arkasına bakmaya gerek dahi duymadan hüzünlü adımlarla yüzme okulundan çıktı. Eliyle hem durmak bilmeyen gözyaşlarını siliyor hem de ağzını kapatıyordu. Hıçkırıklarını duyguları gibi içine atarken kendini en iyi hissettiği ikinci bir yere savurdu. Gecenin karartısı kalbini daha da parçalarken sonunda parka da varmıştı. Her zaman oturduğu mavi salıncağa otururken içinden bir şeyler akışa başlamıştı bile...
Gecenin ve kalbinin karanlık örtüsü ile baş başayken daha fazla kendini tutamadı genç kız. Gözyaşlarını sicim sicim akan yağmur gibi salıverdi... Kalbi, ruhu , hatıraları acı çekiyordu genç kızın. Yıllarca bir kalbe, bir ruha hapsederken kendini hepsinin bir anda boşa olduğunu anlamak tarif edilemez bir duyguydu. O her şeyiyle genç adamı severken onun da kendine karşı bol olmadığını sanıyordu. Adı gibi Eşsiz birisiydi halbuki o... Her ne kadar dille bir şey belli etmese de gözleriyle ona karşı boş olmadığını gösteriyordu eşsiz genç adam. Meriç, sevdiğinin gözlerinde gördüğü şeylerin koca bir yalandan başka bir şey olmadığını bugün yüzme okulunda görmüştü.
Kendi hayalini öğrencisi olan Suna'yla gerçekleştiren sevdiği gözlerinin önünde genç kızı öpmüştü. O sadece bir öpücük olsa da Meriç'in gözünde o öpücük aslında Aşk'ının yangın yerinde çaresizce kalışıydı. Gözünün önünde sis perdesi gibi oluşan hayali eliyle kovarken kendini yavaş yavaş sallamaya başladı. Bitap düşmüş gözlerini gökyüzüne çevirirken salıncağın hızını da arttırıyordu. Bundan böyle bazı şeylerin değişmesi gerekiyordu. En önceliği ise o okuldan ayrılmak olacaktı. Kalbinin gittikçe kahrolmasını öylece izleyemezdi. Yarın gidip istifa dilekçesini verip kendini en rahat hissettiği mavi sulara gömecekti...
.....
Sırt çantasına koyduğu birkaç parça eşya ile bavulunu hazırlamıştı Meriç. Normalde bu bavul diğer kızlara çok az gelse de bu ona yeterdi. Onun elbiselerini giyme niyeti yoktu zaten. Sabahtan akşama kadar denizde yüzmek, dalgıçlık yapmak ve masmavi denizle ruhunu bütünleştirmek ona yetiyordu. Bu yüzden de ona gerekli olan en çok şey bir bikiniydi.
1+1 yalnızlık kokan evine son kez baktıktan sonra kapıyı kitleyerek oradan ayrıldı. Bu hayatta yapayalnız olması yüreğini parçalasa da yapacağı bir şeyi yoktu. Hayat ona ne ailesiyle mutlu bir şekilde yaşama hakkı vermiş ne de asileşecebileceği bir dost vermişti. O hep baştan beri şansız olan insanlardan biriydi. Çocukluğu ıssız bir yetimhanede geçerken tek dileği oradan kurtulup sımsıcak bir yuva kurmaktı kendine... Fakat hayatın zalimliği yakasını bırakmamıştı hiç... Yetimhanede büyüdüğünü öne sürerek onunla arkadaş olmayan çevresi kalbini ruhuna kelepçe etmişti. İkisi de birbirinden ayrılmazdı artık. Ne zaman kalbi acı çekse ruhu da acı çekiyordu. Bu yüzden yavaş yavaş kalbi gibi ruhu da akıyordu mavi sulara...
Genç kızın hayatta elde ettiği tek şansı okuyup mesleğini eline alması olmuştu. Her şeyi tek başın yaparak sonunda ayakta kalmayı başarmıştı. İyi yüzücülüğünü yüzme okuluna girip hocalık yapmasıyla taçlandırmıştı. Yüzünün gülmesi de yüzücü olmasıyla başlamıştı. Tam şans bana dönüyor derken aşık olmuştu ela gözlü bir hocaya... Ruhuyla beraber kalbi de tepe taklak olurken hayattan soğumuştu artık. Eşsiz aşkı onu sevmezken gözlerinin önünde başkalarıyla oluyordu. Meriç, bu son olayla beraber kalbini o okula gömüp ruhunu sırtlayarak kendine en baştan bir yol çizdi. Fakat nereden bilebilirdi ki bu yol onun sonunu getirecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUN AKIŞI
Short Story"Peki sen benim gibi sırlarını, düşlerini, duygularını dostlarına anlatmak yerine içine akıttın mı hiç?" Diye başlamıştı genç kız sözlerine... Anlatmak yerine suskunluğu öğrenmişti belki de hayatı boyunca yada susmak zorunda kalmıştı. Duygularımızı...