~6

242 27 19
                                    

Bazen imkansızı istiyorum.

Hayal kurmanın mantıksızlığının bilinci içinde, hayal kuruyor, gelmesini ve beni çekip buradan kurtarmasını istiyorum.

Bu zamanlarda güçsüz hissediyorum.

Şimdiye kadar hep beni korumuş ejderim, yeterince acı çekti. Benim gülümsemelerimi kendi göz yaşları ile inşa etti. Kim bilir kaç gece bana bir şey olacağı düşüncesi ile uykusuz kaldı. Kimbilir ne kadar çukur kazdı kalbinde ayrılacağımız düşüncesini gömmek için.

Şimdi uyu ejderim. Tüm hayal ve umutlarımı boşver ve huzur içinde devam et uykuna. Gözlerini tekrar açtığında, bembeyaz bir yerde olacaksın. Bana cennet diye anlattığın, pamuk gibi bembeyaz bulutların üzerinde gezinebildiğin o yerde olacaksın.

Hatta büyük ihtimalle oradasındır bile.

Natsu,

Eğer bir şekilde duyabiliyorsan düşüncelerimi, lütfen o bulutları aralayıp izleme beni. N olursun görme bu acı halimi.

...Senin bildiğin Lucy'nin değiştiğini düşünme.

Hem zaten, ben de yakında yanında olacağım.

Ve bu sefer ben senin rahatlamanı sağlayıp, sarışın bir kız ve bir ejder ile ilgili bir öykü anlatacağım.

Gözümden dökülen bir damla eşliğinde gülümsedim. "Uh..m.. bu halimi umarım görmüyorsundur Natsu..."

Göz yaşlarımı sildim. Biran önce görevimi,hikayemi, bitirip ejderimin yanına gitmek istiyordum..

Prens kamaşmış gözler ile bakıyordu prensese. Belki de cesur olduğunu düşünüyordu o sırada.. belkide aptal.

Ejder, yıllardır sadece ona ait olan güzelliğin kirli gözler karşısına çıkması ile rahatsız olmuştu. Kader kazanıyordu bu savaşı. Bir zincir daha vuruldu ejder çocuğa kader tarafından. Zincir kalbine saplandı. Gün ışığının yansıdığı altın saçları, beyaz teni, narin elleri... 

Baktıkça kaybetmekten korktuklarını görüyordu Ejder... 'Büyük, güzel gözleri... Parlak gülümsemeleri, Şen kahkahaları, etekleri uçuşan elbisesi, tozlu merdivenlerin ayaklarını hafif karartması, endişelendiğinde kaşlarının aldığı şekil....'

Yutkundu ejderha. Bunca zaman saklamış olduğu cevheri gözler önündeydi. Dahası... Bir başkası, keşfedecekti belkide... Mutlu olduğunda gözlerindeki parlamayı, ağlarken yüzünün aldığı şekli.. Şaşkınken ki tatlı ifadesini...

Natsu korktu.

Ve nefret etti kendisinden. Ettiği tüm kendini avutma cümleleri için kendisinden nefret etti. Ölmek istemiyordu. Kader tarafından boğulmak istemiyordu. Cehennemin dibinde, Lucy'nin başka bir adamla kim bilir ne kadar mutlu olduğunu düşünmek istemiyordu. 

Yaşamalıydı. Lucy onunla mutlu olmalıydı. Ölmek istemiyordu.

Nefesini içine çekti,


ve tüm nefretini yaldızlı ateşleri ile bezenmiş şekilde savurdu düşmanına. Çığlıkları, etin yanma sesini duyabiliyordu ejderha. Farkındaydı, biliyordu bir katliam yaptığının. Can aldığını biliyordu. 'ama.' diye dizginledi düşüncelerini. ama. Can almazsa eğer, ölecekti. Prensesi, Lucy, ellerinden kayıp gidecekti... O, yıllarca kadere boyun eğmiş olmanın acısını iliklerinde tadacaktı.


Belki ağlardı Lucy. Arkasından. Eğer ölüp giderse, Lucy'nin güzel gözlerinin onun yüzünden şişecek olması içini acıtıyordu. Alevi nihayet durduğunda, Natsu'nun önünde sayısız ceset vardı. Lucy hareket etmiyordu. donmuştu. İlk defa cansız bir beden görmek bile, Lucy için korkunçtu. Onlardan yüzlerce görmek... Bunu kaldırmak onun için zor olacaktı. Cesurca savaşan adamlarının ardına saklanan prens, bağırdı.

Peri masalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin