Bora yan balkondan bana seslenirken gerçekten komşu olduğumuz gerçeğini kafamdan silmeye çalışıyordum.
"Ee dondun kaldın sarışın. Balkonlarimiz yanyana arada gelirim ben. Umarım misafirperver bir insansındır. Değiştin ya."
Alayla gülümsedi. Şaka mı bu cocuk be."Bora sen şaka falan mısın. Koskoca Denizli'de taşınacak bir tek bu evi mi buldun lan."
Balkondan atlayıp benim balkonuma geçmişti.
"Sana yakın olmak istemiş olamaz mıyım. Sen benim olana kadar, sen beni kabul edene kadar, tekrar eskisi gibi olana kadar peşini bırakmayacağım. Beni sevme ihtimalini geçtim. Çünkü sen zaten beni seviyorsun. Benim seni sevdiğim gibi."
O beni uzun zaman sonra aglatabilen ilk insandı. Hemde defalarca. Ve kahretsin ki yine ağlıyordum. Yanağımdan iki damla akan yaşı elleriyle silerken sanki benden bir cevap bekler gibi bakıyordu.
"Sevmiyorum."
Inanmayarak bakıyordu gözleri. Sanki kendini inandırmak istemiyordu. Galiba onu seviyordum. Eskisi gibi. Ama Bora nasıl onu sevmediğime inanmak istemediyse bende onu sevdiğime inanmak istemiyordum.
"Bakma öyle. Sevmiyorum seni."
"Yalan. Seviyorsun. Gözlerin hala Eskisi gibi bakıyor. Değiştin belki evet. Ama bana bakışların hala aynı. Kabul et artık seviyorsun işte. Eskisi gibi olalım Ada. Bu sefer asla gitmeyeceğim."
Peh gitmeyecekmis. İlk zamanlar da söylemişti bunu. 'seni asla bırakıp gitmeyeceğim.' inanmıştım. Gitmeyecegine inanmıştım. Ama o gitmisti. Bi daha nasıl güvenecegim ben ona.
"Git. Bora. Yeni evin hayırlı olsun."
Odama girip ağlamaya başladım. Yine ağlıyordum. Lanet olsun ki yine ağlıyordum. Neden böyle olmak zorundaydı. Ağlamak zorunda değildim ama kendime engel olamıyorum. Lanet olsun ki olamıyorum.
"Sarışın neden ağlıyorsun. Ada iyi misin? 2 yıl sonra ilk defa ağlıyorsun. Kendine gel. Kaldır kafanı bana bak. Kim aglatti benim ikizimi lan."
Ulaşı takmayarak ağlamaya devam ediyordum. Aptal çocuk. Yine aglatıyordu.
"Bora, Ulaş. Bora yan daireye taşınmış. Ve... Her neyse. Ben iyiyim. Hadi sende yat artık. İyi geceler."
Ulaş beni dinlemeyip balkona çıkmıştı. Ben ise gözlerimi kapatıp uyumaya çalışmıştım. Ama dayanamayıp onları dinledim.
Ulaş'tan
"Bora."
"Ulaş ne zaman geri döndün lan sen. Çok özledim lan."
Balkondan atlayıp Boranın balkonuna geçtim. Balkonlar gerçekten yakındı. İki demirin arasında 5 cm falan vardı. (burası hayal gücünüze kalmış sjsjd)
"Bende seni özledim kardeşim. Ama Ada iyi değil. Ağlıyor. 2 yıldır aglamayan kızı ilk defa böyle görüyorum. Nesi var diye sormayacağım sana. Çünkü biliyorum."
Bora başını öne eyerek gözlerini kapattı. Daha sonrada sinirle bağırıp duvara yumruk attı.
"Gitmeyecektim ben lan. Babası rahat vermedi kanka napiyim. Allah Kahretsin. Ne olur konuş onunla kardeşim. Çok özledim lan. Hayvan gibi özledim amk. Gelse tekrar sarılsa eskisi gibi. Lanet olsun. Sevmiyor lan beni. Kimi kandırıyorsam"
Ellerinden akan kanları aldırmadan ağlıyordu Bora. İki arada bi derede kalmıştım.
"Seviyor Bora. İnan bana kardesim. Sevmese ağlar mıydı lan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahla Beyazın Hikayesi
ChickLitKendi karanlık dünyasında kaybolan 17 yaşında bir kız. Onu bu karanlıktan kim kurtaracak? Yada kim onunla karanlıkta kaybolup gidecek? Soruların cevapları bu hikayede. İyi okumalar....