Merhabalar, Dünyanın en tatlı okuyucuları! ❤️
Bu kez arayı fazla uzattığımın farkındayım ve bunu telafi edeceğimden emin olabilirsiniz. Bölüme bütünüyle adapte olabilmem için biraz beklemem gerektiğini düşündüm. İçime sinsin istedim. Umarım keyifle okuduğunuz bir bölüm olur. ☺️
Hepinize Hayırlı Ramazanlar, Dualarımız kabul olur inşallah. 🙏
Yorumlarınızı, eleştirilerinizi büyük bir merakla bekliyorum. Hatalarımı düzeltmem için sizin yardımlarınıza ihtiyacım var. 💜
Seviliyorsunuz. ❤️
Keyifli Okumalar!
Playlist : Sophie Jamieson- Stain
♦️
Şimdiye kadar kendime hiç bahsetmediğim taraflarım, benden habersizce ortaya dökülüyorlardı. En zor şeylerden biri de insanın kendisiyle çelişmesiymiş, bunu öğrenmiştim. Yarım bırakılmıştım, hayat beni tam ortamdan ikiye ayırmıştı ve bir yarımı babamla birlikte göndermişti. Kalan diğer yarım ile, sadece nefes aldığım şu dünyada debeleniyor, yaşamaya çalışıyordum. Herkes, herkesi olduğu gibi kabul etmişti bu varolduğum kürede. Ben etmemiştim, lakin bana da fikrimi soran olmamıştı. Bir insanı olduğu gibi kabul etmek demek, onun tam anlamıyla etkisi altına girmek demekti. Ve bu, benim duvarlarımın, bin bir uğraşla ördüğüm dikenli tellerin arkasında kalıyordu. Ben etki altına girmezdim, ben zaten diğer insanlardan etkilenmemek için kaçmıştım.
Fakat bütün bu ezberimi bozan en yegâne varlık olmuştu, Altemur Cihangir. İncir çekirdeğini doldurmayacak bir zaman dilimi içerisinde beni öyle yoğun bir şekilde etkisi altına almıştı ki, perdenin arkasından inanamaz gözlerle onu izliyor gibiydim.
Varlığını hissetmek şöyle dursun, ismini duyduğumda vücudum titreme nöbetleri geçiriyordu. Böyle bir şeyi yaşayan var mıydı bilemiyordum fakat bizzat yaşadığımı kesinkes bilmeme rağmen inanmakta zorluk çekiyordum. Bünyeme ters olayları yaşamaya alışmam gerekiyordu. Hayatıma Altemur ve Açelya girdiğinden beridir, alt üst olan bir adet hayatım vardı nihayetinde.
Titreyen hücrelerime, bölünmüş hislerime rağmen halen ona tutunmaktaydım. Söylediklerini kulak ardı edemezdim fakat duymakta istememiştim. Onu sorgulamazsam, nasıl öğrenebilirdim neden bu işi yaptığını? Saçmalıyordu.
Şu an onun etkisi altında olabilirdim, karşı karşıya kaldığımız her an etkisine girebilirdim ama onu olduğu gibi kabul edemezdim. Yaptığı işi asla olduğu gibi kabullenemezdim çünkü doğru değildi. Şu an bunun tam tersi bir durumda olsamda, ben her zaman mantığıyla hareket eden bir kızdım. Bu huyuma gölge düşüren işler yapmamam gerekiyordu. Onu sorgulamam gerekiyordu.
Onu sorgulayacaktım, hemde bütünüyle.
Fakat onun bundan haberi olmayacaktı.
İstemediğim halde kaslı ve güçlü kollarının arasından sıyrıldığımda, kolları yanlarına düşmüştü. Yüzüne bakmaktan nedenini anlayamayacağım bir şekilde çekiniyordum, bu yüzden adem elmasının o yutkunduğunda yaptığı dansı izlemeye koyuldum. Her şey öyle sarpa sarmıştı ki, nasıl toparlayacağımı bilemiyordum. Bozulan yapboz parçalarını düzeltip yerlerine yerleştirebilirdim, peki ya kayıp parçalar? Onları bulamadığım sürece, yerleri daima boş kalacak, yapboz tamamlanamayacaktı. Tıpkı Altemur'un amacını sorgulamazsam şayet, asla öğrenemeyeceğim gibi.
Bakışlarımı adem elmasından yavaşça kaldırarak katran karası gözleriyle buluşturdum. Biçimli kaşları çatılmıştı, iki kaşının ortasında kalın bir çizgi belirivermişti, kenarlarında ise küçük çizgiler vardı ve onu öyle çekici kılıyorlardı ki.
![](https://img.wattpad.com/cover/68209993-288-k105354.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN KARASI
Ficción General"Ben göğün karanlık yüzüydüm, o ise benim kutupyıldızımdı. Ona olan bitmek tükenmek bilmeyen sevgim, yönümü belirliyordu. En kıymetli pusulam, gövdemin yosun tutmuş tarafıydı Altemur Cihangir... Gözlerine katran karası diyordum fakat biliyor...