Merhabalaar dünyanın en tatlı okuyucuları 💜
Sabrınız ve anlayışınız için çok çok teşekkür ediyorum. Mesajlarınızla, yorumlarınızla beni fazlası ile mutlu ediyorsunuz. İyiki varsınız... Hepinizi çok çook seviyorum. Daha fazla uzatmadan bölümle baş başa bırakayım sizleri.
Umarım beğenirsiniz, herhangi bir fikrinizi, eleştirilerinizi, yorumunlarınızı heyecanla bekliyorum. Sizin düşünceleriniz benim için çok önemli... 💜
Keyifli Okumalar! 💜
Playlist: The Weeknd- High For This
🔹
Hayatınızda, hiçbir zaman karşılaşmadığınız duygularla fazlasıyla ani bir şekilde tanıştığınız anda dumura uğrayabiliyordunuz...Ya da asla hissetmeyeceğinizi zannettiğiniz bir duygu bedeninizin her bir yanını sarmaladığında, yeni yeni bu duygu ile tanışmış olmanıza rağmen alevli bir volkan gibi öfkenizi püskürtebiliyordunuz. Sanıyorum ki, şu an bu durum ile burun burunaydım.
Şu küçücük bir fıçının içerisine sığdırabileceğim ömrümde, paylaşamayacağım tek kişi demir adamımdı. Onu kimselere vermeyi değil düşünmek, aklımın bir kıyısından bile geçirmemişken; ölüm gelip alıvermişti onu benden.
Şöyle de bir durum vardı ki; ölüm gibi bir mecburiyetin haricinde, hiç böyle bir olay ile karşı karşıya kalmamıştım. Babamı kıskanabileceğim kimse yoktu etrafımda, çünkü babam; bana sanki bu dünyada tek kız benmişim, onun sayısız çiçeklerle donatılmış cennet bahçesiymişim gibi bakardı. İsmim, babamın dudaklarının arasından, dünyanın en başarılı müzisyeninin en nadide melodisini dinliyormuşcasına dökülürdü ve duyanlar bizim bu dokunulmayacak kadar büyüleyici sevgimizden haz alırlardı.
Öğretmenlerim bile babam ve benim tıpkı bir manzara gibi göründüğümüzü söyler, gıpta ile izlediklerini gizleyemezlerdi.Ancak şu an ki bulunduğum durumu geçmişte alışageldiğim olayların hiçbirisi desteklemiyordu. Bedenimi iğne ucu kadar bile boş yer bırakmayacak kadar çoklukta kesif bir öfke esir almıştı. Durdurulamaz, geri döndürülemez bir şekilde katil potansiyeli bütün bedenimde geziniyor, mantığımı alabora ediyordu.
Gerildiğini ve kasıldığını aramızdaki boşluktan bile hissedebildiğim adamın, katran karalarını bir şaşkınlık kaplamış, ziftlerinde her zaman görebildiğim karanlık ifade yerini şaşkınlığın getirdiği beyaz parlaklıklara bırakmıştı. Bu kadar keskin bir tepki vereceğimi bende beklemiyordum, çünkü ciddi anlamda böyle bir durumla ilk kez karşı karşıya kalıyordum.
Kendime ait kılınmasını dilediğim bir varlığın, başkaları tarafından görülmelerini bile istemediğimi an itibariyle kavrıyordum. İsminin geçmesinin bile ruhumda bir korunma hissiyatı bırakan adamın, yanımdaki tedirginliğini en derinlerimde hissediyordum. Benden bu şekilde bir tepki beklemiyor olmalıydı, keza bende bu aptal kızın sesini duyduğum anda ardımı dönerek; saliseler içerisinde dibine kadar girip, onu tehdit edercesine irislerinin derinliklerine bakmayı kendimden beklemiyordum.
Gizem, dudaklarının arasından tırtıklı bir nefes bıraktığında bunu yüz hatlarımda hissedecek kadar yakındım ve bu inanılmaz bir biçimde mide saframın genzime yükselmesine neden olmuştu. Korktuğunu söylemek isterdim ancak o da benim gibi profesyonel bir boksçu olduğu için; acıyı yahut korkuyu gerektiğinde gizleyebilmeyi iyi biliyordu.
Ellerim yanlarımda yumruk olmuş, dişlerimi birbirlerine tıpkı birer kelepçe gibi kenetleyerek avıma odaklanmıştım. Burnumdan sert nefesler veriyor ve şu karşımdaki aptalı beyin hücrelerine kadar dağıtmamak için kendimi zor tutuyordum."Abi demek istiyordun sanırım Gizem? Dilin sürçmüş olmalı."
Yüzlerimiz arasındaki mesafeyi baygınlık geçirmeden arttırdım. İğrenç nefesi mide zafiyeti geçirmeme neden olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN KARASI
Genel Kurgu"Ben göğün karanlık yüzüydüm, o ise benim kutupyıldızımdı. Ona olan bitmek tükenmek bilmeyen sevgim, yönümü belirliyordu. En kıymetli pusulam, gövdemin yosun tutmuş tarafıydı Altemur Cihangir... Gözlerine katran karası diyordum fakat biliyor...