Gözlerimi açtım, kendime geldim. Burak'ın haklı olmadığını biliyordum. Ne kadar saçmaydı. "Sen benim hayallerimin sözde olduğunu nereden biliyorsun? Ben seni hayallerimle uçuruma atmadım, ben seni kalbime attım Burak! Senin hayatında güzel bir yer edindiğimi biliyorum, benim hayatıma girmeyi başardın, daha değerlisi sen gönlümde harika bir yer edindin ama bunu fark edemeden bana bağırıyorsun!"
O bir şey demeden çekip gittim. Yine her zamanki gibi ağlamak istiyordum, ağlıyordum zaten. Keşke bunlar hiç olmasaydı, keşke o beni hiç sevmeseydi, keşke arkadaşsız sınıfta oturabilseydim, keşke hayatıma hiçbiri girmemiş olsaydı, keşke keşke keşke artık sabrım taştı! Bu kadar da olmazki artık yeter!
***
Burak sınıfa geldiğinde ben kafamı sıraya gömmüştüm, kimseyle daha tek kelime etmek istemiyordum. İçimdeki yangını söndürmeye çalışırken, farketmeden çoğalmasına neden oluyordum. Bu ateş beni öldürebilecek güçteydi, ama artık alıştıştım, ağlatılmaya, bağırılmasına, kötülenmeye, hepsi artık bana normal geliyordu.
Burak yanıma geldi ve güçlükle duyabildiğim bir ses tonuyla "özür dilerim" dedi. İçimdeki yangına birisi bol miktarda su dökmüş gibiydi. Burak'ında aklı başına anca mı gelmişti? Geç de olsa hatasını anlayabilmişti en sonunda! "Kalbinde benim için bir yer olduğundan haberim yoktu ve...ve ben gerçekten çok aptallık ettim özür dilerim Ezgi, sende hata yaptın ama bu bir kereydi bu kadar tepki vermemeliydim, özür dilerim... "
Çokta umurumda! Bir kere hata yapmıştı. Onu affetmek istesem bile affedemiyordum. Kendimden nefret ediyordum ama bu olayın kapandığını biliyordum. Umurumda değil artık Burak diye biri yok hayatımda! İ
Okul çıkışında Eda ile buluştum.
"Bizim eve gelsene, biraz konuşuruz film falan izleriz, çarşıya çıkar kafamızı dağıtırız."
"Olur, zaten benimde kafamı dağıtmaya ihtiyacım var, eee Burak ile ne oldu? Şimdi heyecanı bozmak istemiyorum ama çok merak ediyorum napıyım."
"Evde konuşacak bir şeyimiz kalmaz ki Eda eve sakla."Eve geldiğimizde kimse yoktu. Hemen benim odama çıktık. Karnım çok acıkmıştı. Daha önce Eda bizim eve 1 defa gelmişti. O zaman da onunla çok vakit geçirememiştim. Ona pizza sipariş etmeyi teklif ettim ama çarşıda yemek daha mantıklıydı. Eda konuya girmek için çok heyecanlıydı. Artık dayanamadan konuya girmeye karar verdim.
"Burak benden özür diledi."
"Vaay, sonunda anlamış mı sorununu?"
"Ama neden özür dilediğini sormadın?"
"Orada bende vardım, uzuuunn bir konuşma yaptığınızı biliyorum ama ne dediğinizin hepsini duyamadım."
Ona konuştuğumuz ne varsa anlattım.
"Maşallah sizdede ne cevherler varmış, o nasıl bir konuşma öyle?"
"Bende şaşırdım aslında ama sözler bir anda gelip geçiyor."
"Eee, bu konudan çıkardığımız dersi, sonucu yani bana açıklasana."
"Sonuç şu Edacığım, Burak benden özür dilemiş olsada onu asla affetmeyi düşünmüyorum, artık herkesten korkmaya başladım, kime güveneceğimi seçemediğim için ondan uzak duracağım, sen, ve ailem dışında kimseye güvenmemem gerektiğini anlamış bulunuyorum."
"Yalnız, neden güvenmediğini anlayamadım, çocuk senle konuşmuş ve bide hatasını anlayıp özür diliyor, buradaki güvensizlik...?"
"Ay Eda anla bi' ya! Önüne geleni söyler sonrada özür diledi, tamam, iş bitti, ben onunla barıştım, her şey çok düzgün bir şekilde yoluna devam ediyor sanıyor. Yani ne yapacağı belli değil, hata yapar ama önemli değil, özür dilerim geçer kafası. Ve asla ama asla, bir erkeğe güven olmaz..."Hayatımda tek olan şeyi yapmaya başladım, ağladım, çünkü ağlamak, beni bu zamana kadar en çok rahatlatan tek şey...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Short StoryNeden? Hayat neden böyle, adaletsiz... Sorun belki de bizden kaynaklanıyor. Herkesin içinde bir ışık, yetenek varken, utangaçlık siyah örtüyle örter üstünü. Sonsuz bir örtüdür ki zaten çıkması çok zordur. Bu örtü yüzünden insanın yaşadıkları, anlatı...