''DÖVME''

23 1 0
                                    

Hayat bazı insanlar için sadece mutlu olmaktan ibarettir. Ama benim gibi insanlar çoktan bırakmıştır, mutluluğun tanımını. Onları en çok inciten olaylar yüzünden, bir daha asla mutlu olamazlar. Ve bu onlara hayatı zehir eder. Aslın da benim de hayatım ne kadar berbat olsa da, seviyorum. En azından her şeyi olupta mutsuz olan insanlardan, yalandan gülenlerden, mutluluğunu saklayanlardan, saçma sapan şeylere üzülen insanlardan değilim. Olmadım. İstemiyorum öyle bir hayat. Sıkılıyorum, sıkıyorlar. Boş boş birbirlerine güvenip, üzülüyorlar. Kodumun salakları. ''Hayat üzülmek için çok kısa.'' diyen bir babam vardı. Vardı diyorum çünkü artık yok. İşte babam gidip, gelmediğin de anladım ben hayatın ne kadar kısa ve acımasız olduğunu. O zamandan bu yana da hiç bir şekil de mutlu olamıyorum.

Evet, ben buyum işte. Dıştan gören insanların acıyacağı bir insan. Ama bu beni hiç ilgilendirmiyor. Ben Tutku Demirel. 17 yaşın da, zorunlu gittiği okulda en arka sıralarda oturmuş yine uyuyordum.  Bu ne diğer öğrencilerin ne de öğretmenin umrundaydı. Gece uykusuz kalmıştım ve rahatlıkla sıralar da uyuya bilen bir insan olduğum için, bütün derslerde uyuyordum. Rüyam da kapının tıklatıldığını ve ardından birisinin Tutku diye bağırdığını duyar gibi oldu. Yan sırada ki adını bilmediğim çoçuk beni dürterek uyandırmaya çalıştığın da bileğini tutup geri çevirmem bir olmuştu. Çocuk ne olduğunu anlamamıştı tabi. Kusura bakma diyerek kafamı kaldırdığım da bütün sınıf bana bakıyordu. Sinirli gibi bakmış olmalıyım ki hepsi önüne dönmüşlerdi. O sıra da öğretmen '' Tutku müdür seni odasına bekliyormuş.'' Demesiyle ayaklanıp müdürün odasına doğru yürüdüm . Tıklatmadan hemen girince müdür alışmış olacak kafasını olumsuz anlam da salladıktan sonra

 '' Tutku birdaha olmasın demiyeceğim, alıştık artık. Duydum ki derslerini iyice boşlamışsın bu senin gibi bir kı-''

''Hiç bir zaman derslerimi takmadım.''

 Sinirlendirmiştim yine müdürü, seviyordum bunu yapmayı. Alayla dudağımın kenarı yukarı kıvrılınca iyice sinirlenmiş olacak ki

 '' Ben bu tutumsuz davranışlarından artık çok bıktım, annenin hatrı olmasa seni bura da 2 dakika tutmam.''

 Bu sefer sinirlenen taraf o değildi. Ama bu salak müdürün karşısında sinir krizlerimden birini geçiremezdim. Ben birşey demeyince, hiç farketmediğim, ya da hiç aldırış etmediğim çoçuğu gösterip 

'' Bu Arat okulumuza yeni geldi, ve senin ona okulu gezdirmeni istiyorum.'' 

Dediğin de şaşırmış olduğumdan dolayı ''Hadi'' demek ister gibi kaşlarını kaldırıp çoçuğun olduğu tarafı gösterdi. Sabır dilercesine ellerimi uzun siyah saçlarımın arasına daldırdım, dağınık olan saçlarımın iyice dağıldığına yemin bile edebilirdim. Arkamı dönüp çocuğu süzdüğüm de bana baktığını fark ettim. Gözlerinin rengi siyahtı. Cidden simsiyah bakıyordu ya da ışıktan dolayı böyleydi. Simsiyah giyinmişti, ben gibi. En az benimkiler kadar dağınık, kahve tonun da saçları vardı. O da beni inceliyordu. 

''Kalk.'' dediğim de kaşlarını kaldırdı şaşırmış gibi bakıyordu. Ben ifadesizce suratına bakınca kalktı ve yanıma geldi. Tam ben de kapıya doğru dönecekken kulağıma eyilip 

''Bir daha asla bana emir verme.'' diye diretti.

Müdürden sonra bu beni iyice sinirlendirmişti. Kapıdan çıktıktan sonra kolundan tutup sürüklemeye başladım, kol kaslarına dokunuyordum ve baya sıkı çalışmış olmalıydı. Kendini serbest bıraktı ve onu sürüklememe izin verdi. Koridorun sonuna geldiğimiz de boş sınıfa sokup. 

'' Kime emir verip vermiyeceğime sen karışamazsın, ayrıca seni buraya taşımamın sebebi-''

''Dış görünüşümden çok etkilenip, beni öpmek istemenmi?'' diye sorunca ağzım şaşlınlıkla aralandı, ama hemen toparladım.

Gece GözlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin