Günaydın

20 1 1
                                    

Uzun zamandır ilk kez kalp atışlarım bir anlığına hızlanmıştı. Aptal değildim. Safta değildim. Bu yüzden sebebini gayet iyi biliyordum. O kıza karşı azda olsa hislerim vardı. Bilmediğim şey ise neden ona karşı hislerimin olduğuydu. Olması için hiçbir sebep yoktu ortada. Ondan hoşlanmıyordum, beni sinirlendiriyordu. Peki neden? Bu inatçılığı yüzünden mi? Belki de. Çünkü normalde insanlar benimle bir kere konuşmayı denedikten sonra bir daha konuşmaya çalışmazdı ama bu kız birçok kez benimle konuşmaya çalışmıştı. Benden çekindiğini hissediyordum ama cesaret edip hala konuşuyordu, onca kırıcı sözlerimden sonra üstelik.
Ertesi gün kütüphaneye geldiğinde henüz saat erkendi ve ben de bir masaya oturmuş kitap okuyordum. Henüz kimse yoktu. O da bir masal kitabı alıp karşıma oturdu: Kurbağa Prens. Neden yine bu masal kitabını okuyordu ki? Başı kitaba doğru eğikti ama ara ara bana baktığını görebiliyordum. Boğazını temizledi ve ona bakmamı bekledi ama istediği gibi yapmadım. "Günaydın." dedi sessizce. Cevap vermeyip okumaya devam etmeye çalıştım. Çünkü bir türlü dikkatimi kitaba veremiyordum. Bu ilk kez oluyordu ve sinir bozucuydu. Sert bir şekilde kitabı kapatıp ayağa kalktım ve kitabı yerine koydum. Salondan çıktım ve o da peşimden geldi. Kitabı elinde taşıyordu. Durup ona doğru döndüğümde nefesini tuttu.
"Kitabı o salondan dışarı çıkarmak istiyorsan kayıt yaptır." dedim. Birkaç saniye aynı şekilde durdu ve ne dediğimi sonunda idrak edince "Doğru, özür dilerim." dedi ve salondan içeri girdi. Ben de dışarı çıktım. Yapacak bir iş olmayınca çok sıkılıyordum. Kitap okumak istiyordum ama bir kere dikkatim dağılınca okuyamıyordum. Banka iyice yaslanıp gökyüzüne baktım. Ağacın yaprakları hafifçe sallanıyordu ve aralarından sızan güneş ışığı bazen tam gözüme doğru geliyordu. Kapının açılıp kapandığını duydum ve ardından bankın hafifçe sarsıldığını hissettim. Sessizliğinden onun oldğunu tahmin etmek zor değildi. Bir süre öylece oturduk.
"Günaydın." dedi tekrar. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Gerçekten de çok inatçıydı. Karşılık verirsem çok mu sevinirdi? Ne kadar şaşırırdı? Gürültü yapacağından emindim.
Peki, istediği gibi olsun. "Günaydın." dedim ben de ve tepkisini görmek için hafifçe yüzümü ona doğru çevirip baktım. Ağzı açık hareketsiz duruyordu ve dümdüz karşıya bakıyordu. Sanırım karşılık vermemi hiç beklemiyordu. Neşeyle sırıtarak hızla bana doğru döndü ve "Günaydın!" dedi tekrar. Ne kadar aptalcaydı. Tekrar bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. "Na'ber?" diye sordu bu sefer. Sanırım benimle ilkokul ingilizce kitaplarındaki diyaloglarla iletişim kurmak istiyordu ama bence şimdilik günaydın yeterdi. "Günaydın." diye fısıldadığını duydum ve güldüğünü.
Günaydın dememin bir insanı bu kadar mutlu edeceğini hiç düşünmemiştim. Genelde insanlar günaydım dediğim zaman sahte bir şekilde gülümseyip isteksizce yanıt verirdi ya da sadece başını hafifçe eğerdi. Bu da birine günaydın deme istediğini kaçırırdı. Pişman olmadan günaydın diyebileceğim birinin olması iyiydi. Hala her ne kadar beni sinir etse de ona karşı olan, henüz fark ettiğim, azcık hislerimin hatrına ona günaydın diyebilirdim. Ben bile azcık hislerimin olduğu birine bu kadar soğuk ve kaba davranmazdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yalnız ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin