Kıyafet Dolabındaki Sır

1.2K 66 1
                                    

Multimedia Melih
Afetden,
Mert ve Baturla beraber serumun bitmesini beklerken ben Melihi düşünüyordum. Neredeyse 3 gündür depodaydı. Gidemedim yanına pisliğin. Telefonumu alıp açtım ve Ademe yani adamıma mesaj attım.

"Adem adam nasıl durumda? Ellemediniz di mi? "

" Yok efendim yemeğini suyunu eksik etmiyoruz."

"Böyle devam edin ben en yakın zamanda gelicem. "

" Peki. "

Batur telefonuma bakmaya çalıştı ben de şüpelendirmeden bir of çekip yavaşça kapatıp cebime koydum. Gözleri kısık bakmaya başladı. Ne oldu anlamında başımı salladım. Seruma baktım.
" Bitti! "
" Hemşire çağrıyım ben. " dedi Mert. O gidince Batur bana baktı.
" Sen telefonunla neler karıştırıyorsun öyle?"
"Şey ya annem eve vardığını söyledi ve nasıl olduğumu söyledi de. "
" Peki. Senin dediğin gibi olsun bakalım. "
Hemşire odaya daldı. Serumu kapattı ve kolumdan iğneyi çıkarttı.
" Geçmiş olsun. " dedikten sonra odadan çıktı. Mert ve Batur koluma girdi.
" Gerçekten buna hiç gerek yok bişiyim yok bıraksanıza ya! "
" Hayır tatlım bişeyin var başın dönebilir yine nefes alamayabilirsin. "
" Yalnız ben yürümeyi biliyorum ve başım dönerse veye nefes alamazsam bir yere tutunmayı da biliyorum. Yani, ARTIK BENİ BIRAKIN! "
" Hayır! İtiraz yok! Arabaya kadar böyleyiz! "
" Ay! Tamam. "
" Hah şöyle biraz söz dinle. " bacağına hafif sert bir tekme geçerdim.
" Hemen havalara girme! "
" Of acıttın ya! "
Hafif kıkırdadıktan sonra beni yavaşça arabaya bindirdiler. Onlar bunh yaparken ben göz devirdim. Bunlara gerek yok ki. Ben iyiyim. Yol boyunca konuşmadık ama Adamımla Melih pisliğinin durumuyla ilgili konuştum. Batur habire telefonuma kenardan kenardan bakmaya çalıştı ama başaramadı. Eve geldik içeri girdik ve masanın üstünde bir not buldum. Batur ve Mert de yanıma geldiler.

Yavrum benim Amerikaya dönmem gerekti. Vedaları sevmem bilirsin. Seni arayamadım veya mesaj atamadım çünkü telefonumun şarjı bitti ve sana bu notu yazarken hazırlanıyorum. Yani şu an uçakta bile olabilirim. Seni çok seviyorum. Amerikada olunca seni ararım.

Bana veda etmemiş. Sadece bir not bırakmış. 7 yıl sonra göreceğimi bile bile yüz yüze vedalaşmadı benimle. Bu gerçekten çok acı verici.
"Bizde 7 yıl sonra sarılırız artık. " biraz titrek ağlamaklı sesle söylemiştim. Batur bana sarıldı. Ben elimde not öylece kalmıştım. Sonra Melih pisliği aklıma geldi. Şu an şu durumdan kurtulup onun yanına gitmeliydim.
"Batur ben biraz yalnız kalmalıyım."
"Tamam. Çık odana ya da biz evden gidelim. "
" Yok ben biraz dışarı çıkıp kafamı boşaltıyım. Kemille Serdarı da çağır istiyorsan. "
" Peki kara meleğim. Ama beni merakta bırakma. "
" Peki anneciğim. "
Kısa bir kahkaha duyduktan sonra arabalarımdan birine binip depoya sürmeye başladım. Melihe olan nefretim kalbimi karartıyordu. Deponun önüne geldim. Hazır ol Melih efendi kabus gibi çökücem.
Baturdan,
Afeti anlamakta bazen zorlanıyorum. Merte baktım halıya ifadesizce bakıyordu. Dürttüm.
"Pişt! "
" Hı? " gözlerini halıdan almadan cevap verdi.
" Mert napalım?"
"Gey fantezi! Tövbe tövbe napalım istersin Batur? "
" Ne bileyim olum? "
" Şey ya Serdarla Kamili arayalım. Bişeyler içelim evde var mıdır? "
" Olum Afetin barları var. Evde içkisi mi olmicak? "
" Di mi."
"Ama Afet bu durumdayken parti mi yapçam lan ben? "
" Ya boşver be olum. O kafayı dağıtır. Sende dağıl biraz. "
" Haklısın galiba. "
Önce Kamili aradım.
" Efendim abi. "
" Abi naber ya? "
" İyi evdeyim sen? "
"İyi Afetteyiz. Gelsene biraz kopalım."
"E yenge? "
" O dışarı çıktı ya evde değil gel Serfarıda aricam. "
" Birazdan ordayım. "kapattı. Merte baktım.
" Geliyo. "
" Tamam sen içecekleri bul ben Serdarı ariyim. "
" Tamam. "
O telefonunu açtı ve Serdarı aradı. Ben de ilk olarak mutfağa baktım. Yok. Mutfakta olmaz mı ya? Bari Afetin odasına bakiyim. Ben Afetin odasına çıkarken Mert TAMAMDIR diye bağırdı. Afetin odasına çıktım ve kıyafet dolabını açtım. Kıyafetlerinin arkasında mini bar ile karşılaştım. Kıyafet dolabında ne işi var? Neyse. Mini barın fişini çekip kucağıma aldım. Aman. Allahım. Birsürü siyah torba. Ağızları bağlı bantlı falan. Birde ucu görünen silah. Mini barı aşağıya indirdim ve herkes ordaydı. Tovalet bahanesiyle yeniden yukarı çıktım ve kıyafetleri sonuna kadar araladım. Kıyafetler teker teker yanlardan biryere düştüler. Yokoldular yani. Siyah torlabalara baktım. Sonra açar bakarım neymiş. Dolabın arka kısmı ikiye bölünüp açıldı. Nasıl yani??!! Kocaman çelik bir kapıya rastladım.
"Şifre! "kadın sesi devamlı ötüyordu. Şifre ne olabilir ki? Doğum yılını veya ismini koyacak kadar salak olmafığından benim adım olabilir.
" Batur. "
" Yanlış! Şifre. " hey sanırım buldum.
" Öküzcan. "
" Buyrun Afet hanım. "
Baya aksiyon oluyo ya. Kapı hızlıca açıldı. Bilim kurgu filmi gibi. Kapı açılfı ve merdivenle bi 5 kat falan indim. Ayy şifreyi öküzcan yapmış. Neyse. Merdiven bittikten sonra bir kapı daha. Bu sefer normal. Kapıyı açtım. Oha!

Kötü Kız Kötü Çocuğa KarşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin