Start

30 4 0
                                    

Her şey çok uzun zaman önce başladı...

Hayır hayır böyle olmuyor. Böyle anlatamam. Çok klasik bir kere. Benim hikayem bu kadar sıradan değil. Hikayemi sıradan olmamasını sağlayan bir karakter var. Tüm bildiklerimi unutturan. Karanlığında ışık olmamı sağlayan.

Pekala yine duygusallaşmaya başladım. Ben Baek. Daha da uzatırsak Byun Baekhyun. Hadi ama uzun uzun söylemeye gerek yok. Sadece Baek deyin işte.

Her hikayenin olmazsa olmazı sıradan mı sıradan biriyi-

Hayır hayır...
Sıradanlıktan çok uzağım. Diğerlerine göre biraz kaçık, çılgın, çikolatalı gofreti naneli yoğurda batırarak yiyen, eğer bir kitabı okumaya başladıysam güneş doğup göz kapaklarım isyan bayrağını çekip benden izin almadan kapanıncaya kadar o kitaptan kafasını ayırmayan -kısacası inek mi inek biri-, kesinlikle ama kesinlikle yemek yapamayan -her denememde ya kendimi ya mutfağı yaktım yemekte bundan nasibini aldı tabi bu konuya çok girmeyelim-, kıyafet dolabında siyahtan başka renk bulunmayan -hadi ama koyu lacivert olan giysilerimde var-, ve daha nice tuhaflıkların bulunduğu biriyim.

Ah hiç durmayan çenemi de unutmamak gerek. Canım çenem.

Çok yaşlı da sayılmam. Daha 23'ünde çıtır bir hukuk ve aynı zamanda edebiyat öğrencisiyim. Notlarımda fena sayılmaz hani.

Size her şeyi en başa sarmam gerekecek şimdi. Bayağı bir uğraştıracak ama hadi sizin hatrınıza bu kadarını yapayım bari.

Geçen sene büte kalmamak için bir yerlerimi yırtarak çalıştığım, tüm hocalara yalakalık yapıp kıçlarından ayrılmadığım sene.

Tabi bunun yanında ek ödevler alıp sunumda yapıyordum haliyle...

" Profesör bunu sizin için aldım. Bu yağmurda biraz olsun içiniz ısınsın diye."

Elimdeki kahveyi bir kolunun altına günlük gazetesini sokuşturmuş diğer eliyle de şemsiyesini tutan edebiyat hocama uzattım.

" Her zamanki gibi yine çok düşünclisin Byun. Son sınavın iyi geçmedi herhalde. "

Lanet çaktı işte. Cümlesinin sonunda ki göz kırpmasından belliydi.

" Şey aslında haklısınız efendim. O kadar da iyi geçmedi."

Profesör ıslak yolda ilerlerken dumanı tüten kahveden bir yudum aldı. Usulca yutuşunu izledim.

" Hımm anlıyorum."

Uzaklara dalmış düşünceli gözlerini yüzüme doğrulttu. Ve sakin adımlarını durdurdu. Bende onunla birlikte durdum.

" Ve sende benden geçmek için ek ödev istiyorsun değil mi?"

" Evet efendim. Aslında tam olarak öyle."

" Sen sevdiğim bir öğrencisin Byun. Farklı bakış açını ve değişik fikirlerini seviyorum. Bu yüzden sana ek ödevini vereceğim. Beni takip et. "

Profesör'ün yaşlı ve yavaş adımlarını takip ettim. Ana binada ki odasına götürüyordu beni. Sesimi çıkarmadan yürümeye devam ettik.

Koyu renk meşe ağacından yapılmış geniş kapıdan girerek her tarafı kitaplarla kaplı ve yine kitaplarla kaplı çalışma masasının yanındaki yere kadar uzanıp tüm bahçeyi ayaklarının altına alan camlı odaya girdik.

Profesör eliyle kitaplarla kaplı çalışma masasının yanındaki koltuğu işaret etti.

Usulca kadife kaplı koltuğa büzüştüm.

Profesör yavaş adımlarla odayı kaplayan kütüphanesinin önüne geçti. Yaşlılıktan kırış kırış olmuş elleriyle kalınca bir kitabı kavradı. Yine yavaş adımlarla kendi koltuğuna oturdu.

Before The Last Star Burn Out Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin