Her şey uzun zaman önce... başlamadı.
Benim hikayem şuan başlıyor, gözlerinde ilk kendimi gördüğüm şuanda...
Kalbine beni alamaz mısın Chanyeol?
Karanlıkta kaybolmaya hazırım, gözlerindeki o buz dağında donmaya hazırım, dudaklarında yanmaya hazırım...
Eve geldiğimde terden sırılsıklam olmuş bedenimi banyoya attım.
"Baek şu banyoda asırlarca kalmasan iyi çocuksun aslında! O koca kıçını hareket ettir ve yemeğe gel!"
"Bir banyo zevkim var onun da içine ediyorsunuz mr. Oh"
İğneleyici bir sekilde konuştuğumda hıhlayıp kafasını çevirdi.
"Jongdae nerde Sehun?"
"Minseok bana ister inan, ister inanma ama onu en son gördüğümde yatağının altında ki toz tabakasının arasında o pis kokulu çorabında mantar yetiştirmeye çalışıyordu."
Hepimiz aynı anda "YİNE Mİ ?" nidaları arasında Jongdae'nin odasına doğru baktık.
Minseok elindeki fırın eldivenini sallayarak "BU SEFER SEN BİTTİN JONGDAE! O ODA DA TEK BAŞINA KALMIYORSUN ANLA ARTIK ŞUNU! SENİN O APTAL MANTARLARINI ODAMDA İSTEMİYORUM!"
Biz Sehun'la yemeğimize başlamıştık bile. Bu durum çok sık yaşanırdı. Ve tartışmaları Minseok'un çıldırıp Jongdae'nin tüm deney bitkilerini camdan atmasıyla sonlanırdı.
Jongdae bir bitki bilimciydi. Evde sık sık deney yapar ve Minseok'u çıldırtırdı. Tabi bunda Minseok'un temizlik hastası olmasınında büyük bir payı var.
Sessiz (!) Geçen bir akşam yemeğinin ardından odama geçtim. Sehun çoktan uyumuştu. Tüm gün kızlarla flörtleşmek onu yormuş olmalı.
Bense eve gelirken yaşadıklarımı düşünüyordum. Bu kitabı mitolojik bir yaratığın yazmış olmasını hala aklım almıyordu.
Kitabın sayfalarını çevirerek kaldığım sayfayı açtım.
Sayfanın başında ilk bölümde olduğu gibi bir şey çizilmişti. Bu tüylerden oluşan bir iskeletti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.