Yine lanet olası Pazartesi. "Ah, telefonum nerde?" Alarmı kapattıktan sonra tekrar yorganı başıma kadar çektim.
"Ablaa geç kalıyoorsuun."
Arelya olduğundan hiç şüphem yoktu. Üzerimden kalk dercesine kıpırdandım. Kalktı kalkmasına ama yorganı üzerimden çekti. Ben de buna karşılık cırladım.
"Kalkmamakta kararlı mısın?"
"Bir kardeş ablasına bunu yapar mı?"
"Uyansana ya hep birlikte gideceğiz ama farkındaysan senin yüzünden geç kalıyoruz, gıcık ve güzel yaratık. Şimdi kalkıyorsun ve yarım saate hazır oluyorsun. Bari ilk dersin yarısına yetişelim."
"Amin canım, umarım yapabilirim. Popona tokat yemek istemiyorsan çık odamdan."
Kapının kapanma sesiyle ben de banyoya yöneldim. Üzerimdekilerden kurtularak, suyun altına geçtim. Arelya yarım saat demişti. Hızlıca duş aldıktan sonra bornozumu üzerime geçirdim. Dolabımın önüne geldiğimde isteksizce açıp, ne giyinebileceğime bakındım. Siyah deri ceketimi, gri tşörtümü ve siyah ispanyol paça kotumu seçtim. Kombinimi yatağın üzerine bıraktım. İç çamaşırlarımı da hazırladıktan sonra tekrar banyoya yöneldim. Kurutma makinesinin fişini taktıktan sonra saçlarımı hızlıca kurutmaya çalıştım. Yatağımın üzerindeki çamaşırlarımı giyindikten sonra kıyafetlerimi de üzerime geçirdim. Aynanın karşısına giderek siyah boyunluğumu ve küpemi taktım. İnce bir eyeliner da sürdükten sonra saçımı yana yatırarak taradım. Tabii bozulmaması için sprey sıkmayı da unutmadım. Boy aynamdan kendime bakınıp, siyah çantamla odadan çıkmayı başarabilmiştim. Merdivenlerden inerken bizim iki katlanılmaz cadı ıslık çalmaya başladılar. Artistçe sırıtarak "Ağzına sinek kaçsa yine iyi." Dedim. "Oha beş dakika geç kaldık." Diyen Almila'ydı. "Daha fazla geç kalmak istemiyorsanız çenenizi kapatın ve benimle gelin." "Ablaların birtanesisin." Diyen Arelya'ydı. "Hatta uykumun içine etmezseniz her gün arabayla gidebiliriz." "Aaaa canım benim, güzellik uykularından uyanama inşallah." "Almila hadi sus da bin arabaya."
Siyah ayakkabılarımı da ayağıma geçirerek arabama yöneldim. Bizim cadılar gerçekten çok güzellerdi. Onlara zarar gelir diye çok korkuyorum. Arabaya bindiklerinde radyoyu da açarak gaza bastım. Eva Simons – Bludfire idi çalan şarkı. Sesi yükselttim ardından kemerlerini takmaları için uyardım. Şu çocuk bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Yaparım da demişti ve yapıyor da. Ne yapsam? Üniversiteli gibi görünüyordu, ukala gibiydi ama mükemmel görünüyordu. Her kızın hayalindeki ideal erkek tipi. Üf İzel ya niye düşünüyorsun da sen şimdi? Kimse bugüne kadar yanıma yaklaşamadı, hep çekindiler. Ama o, nasıl yanıma yaklaştı? Christina Perri – Human şarkısına geçiş olduğunda ayağımı yüklendiğim gazdan biraz olsun çektim. Cadıların bu durumdan zevk aldığı her hallerinden belliydi. Okula yaklaşınca iyice yavaşladım ve gördüğüm ilk boş yere arabayı park ettim.
Telefonumdan saate baktığımda ilk dersi kaçırdığımızı fark ettim. Kızların beynimin etini yemelerini istemediğim için "Ben gidiyorum, işlerim var. Çıkışta burda buluşuruz." Diyerek kaçtım. Yürürken etrafıma bakınmayı da ihmal etmedim. Dün gecenin baya etkisinde kalmıştım ve bu benim için fazlasıyla kötü. Düşüneceğim hiçbir şey yokmuş gibi bir de ona takılacaktım. Hayır yani niye çıktın ki sen benim karşıma? Kimseye çaktırmadan kolumu tutarmış gibi yapıp vücuduma parmaklarımla böcek ısırır gibi yaptım kendime gelmem için. Eğer okulda olmasaydık kendi kendimi tokatlayabilirdim ama mekan okul olunca karizma çizilmesin diye yapamıyor insan. Telefonumdan gelen titreşimle ekrana bakmam bir oldu. Artık şu numarayı kaydetsem iyi olacak çünkü canı güzelce küfür duymak istiyor. Numarayı –Koduğumun Şerefsizi- diye kaydettim ve attığı mesajı açtım. "Bugün başka bir güzelsin." Ah canım ya gerçekten mi derken lavaboya doğru gittim. İkinci ders henüz başlamamıştı. Şanslıydım yani ha? Numarayı ara tuşuna bastım, açması için ders başlayana dek aradım. Tam zil çaldı diye lavabodan çıkıyordum ki –Koduğumun Şerefsizi-nin aradığını görünce hemen açtım telefonu.
"Günaydın."
"Derdin ne oğlum senin?"
"Benim de adlandıramadığım şey o işte. Gerçekten benim derdim ne?"
"Ağzına sıçtırtma da benimle adam gibi konuş, tabii adamsan. Şimdi söyle bakalım derdin ne lan?"
"Derdimin ne olduğunu öğrenirsem bunu ilk sana söyleyeceğim."
"Sen dünkü şu kendini bir halt zanneden çocuk musun?"
"Kendine dikkat etmeyi unutma."
Sen kimsin ki benim yüzüme kapatabiliyorsun lan? Eğer bir karşıma çık seni doğduğuna pişman edeceğim. Hışımla çıktım lavabodan. Eğer bunları düşünürsem derse odaklanamayacağımı bildiğimden kendimi düşüncelerimden elimden geldiğince uzaklaştırdım. Kapıyı tıklattım ve içeriye göz attığımda dünkü şahıs tam karşımda bana bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ AŞK PİYANOSU
Teen FictionÇocukluklarını doyasıya yaşayamamış kişiler aşkı nasıl tarif ederler? Birbirlerine sonsuza dek güvenmeye yetecek bir sevgiyi tadacaklar mı? Yaşadığı şeylerden oldukça etkilenen İzel; içine kapanık, ulaşılamaz denilen hırçın kızdır. Anne ve babasının...