0.4 "Planlar"

208 14 17
                                    

Hala nefes alabilmemiz değerli birşeydi...

Bazı günlerin hiç başlamamasını isteriz. Sorumluluklarımız, işlerimiz, yapmamız gereken tüm şeyler sanki bir ağırlık oluşturur üzerimizde ve yataktan kalkmamıza izin vermezler. Onun yerine hiç uyanmamak bize çok cazip gelir ve yataktan kalkmadan bizim için günün başlamayacağını düşünürüz. Çoğu zamanda bu yüzden kaybederiz, ertelemek isteriz.  

İşte bugün tam da o günlerden biriydi benim için. Yüzleşmek istemiyordum. Kafamdaki soru işaretleri beni sürekli meşgul edecekti. Cevaplayamadığım bu sorular beni bir çukura çekiyordu. Dibi görünmeyen bir çukur. Belki yeni dünyayı görecektim. Ya da bugün pek birşey göremeden ölecektim. Belirsizlik genelde sevdiğim birşeydi bana heyecan veriyordu, doğaçlama davranmamı sağlıyordu fakat şuanda üstümde öyle bir korku bırakıyordu ki hala gözlerimi açmamamın yegane sebebi buydu.

Düşüncelerimi susturup kendimi sessizliğin sesine bıraktığımda bu gözlerimi açmam için bir hazırlık olmuştu. Dylan'ın nefesi yüzüme çarpıyordu. Çok yakın olmalıydık. Birkaç saniye düzenli nefesinin sesini dinledim...  Bir çıtırtı duyduğumda gözlerimi aniden açtım. Gözlerimi kısıp tek odalı kulübeyi hızlıca taradıktan sonra rahat bir nefes verdim. Gözlerimi açmak için ani bu hareket yeterli olmuştu. Ardından kafamı sola çevirdim. Ve... Dylan'la ne kadar süre böyle yattık bilmiyorum ama yüzlerimizin arasında en fazla on santim vardı. Ki tek kişilik bir yatakta iki kişi yüz yüze yattığında aralarında yarım metre uzaklık bekleyemezsiniz.

Pencereye çakılı tahtalar arasından sızan ışık, güneşin doğuşunun işaretiydi. Karnım açtı. Dün yaşadığım adrenalinli geceden sonra açlığım, saklandıkları yerlerden çıkan onca duygu arasında biraz fazla geride kalmıştı. Bugün yiyecek birşeyler bulmamız lazımdı.

Gün çoktan başlamıştı. Dışarıda tüm bu olaylar ilerlemeden neler olduğunu kestirmeli ve ona göre davranmalıydık. Fakat olay ciddi olmalıydı çünkü şehirde ölen binlerce insan vardı. İçinde bulunduğumuz durum basit değildi, bu beni daha çok korkutuyordu.

Kafamı kaldırıp kalkmaya çalışsamda gerçek anlamda duvar ve Dylan arasında sıkışmıştım. Dylan'ı omzundan birkaç kere dürttükten sonra sıçrayıp uyandı. Açık kahverengi gözleriyle bir süre bana baktıktan sonra

"Korkma, benim" deyince kolundan destek alarak doğruldu. Yataktan kalkarken "Özür dilerim ben de seni günaydın diyerek uyandırmak isterdim fakat dünkü kabus gibi bir geceden sonra bugün pek aydın olacak mı bilmiyorum" dedim ve bende onun arkasından yataktan kalktım. Ben cebimdeki tokayla saçlarımı tepemde toplarken Dylan tahtaların arasından etrafa bakıyordu. Ne yapacağımı bilemeyerek odayı taradım daha sonra Dylan'a döndüm. "Birşeyler yapmamız lazım" derken o beni "Bir plan yapmamız lazım" şeklinde düzeltti.

"Dün gece sen uyuduktan sonra beni uyku tutmadı ve komodinin çekmecelerini karıştırdım" Ben yatağın ucuna oturup ayaklarımı sarkıtırken o da yatağın yanındaki komodinin yanına yatağın diğer ucuna oturdu. Konuşmaya devam ederken çekmeden anlattığı şeyleri çıkartıyordu.

"Madison, dışarıda neler oluyor bilmiyoruz fakat dün de gördük kulağa ne kadar çılgınca gelsede dışarıda yürüyen ölüler var ve hiç uysal değiller. Et yiyorlar, insan etini ayırmaksızın. Yolda yeterince gördük" Hepsini onaylar anlamda kafamı salladım. "İnsanları ısırıyorlar" diye ekledim. Dylan'ın açıklamasından sonra eklediğim bu bilginin biraz fazla çocukca geldiğini farkettiğimde sustum. Dylan'ın çekmeceden sararmış bir kağıt ve bir kurşun kalem çıkartıp yatağın üzerine koymasını izledim. Dün gece çok düşünmüş olmalıydı ki kelimeleri düzensiz değildi, doğaçlama konuşmadığı çok belliydi. Bunları bu anda düşünüp söylüyor da olabilirdi, bu bir yetenek sayılırdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 30, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BAŞLANGIÇ Z #zombiserisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin