O an hayatta kalma içgüdüsüyle var gücümle koşmaya başladım ve bana doğru gelen iki zombiyi atlatmayı başardım. Kapıya birkaç adım kalmıştı ve solumdan bir zombi yaklaşıyordu. Ayağım kapının kenarındaki çöp kovasına takılınca kova ile birlikte yere düştüm. Bu ses daha çok zombinin dikkatini çekmişti. Ne ara sokakta bu kadar çok zombi olmuştu ki ? Kalkmaya çalışırken iniltiler yaklaşıyordu. Yanımdaki saksıdan destek aldım ve ayağa kalktım. Elimi kapıya uzattım, şükürler olsun ki açıktı. Şansımın bugün ilk kez yaver gitmesi ne büyük şanstı ama (!) Eve adımımı attığım anda sırtımda bir el hissettim. Karşımda bir zombi görmemin, çığlığımın ve kapıyı hızla kapatışımın kaç saniye sürdüğünü saptayamamıştım bile. Kapının sürgüsünü hızla çektim ve yavaş adımlarla geriledim. Ellerim hala titriyordu. Sadece ellerim değil, ben tam anlamıyla titriyordum. Daha fazla dayanamadım ve sırtımı dolaba yasladım. Sırtımı kaydırıp yere oturduğumda, tuttuğum gözyaşlarımı artık bırakmıştım. Duyduğum sesler bir kabustan farksızdı. Çığlıklar, kornalar, çok yakından gelen iniltiler... Yaşamım yada ölümüm kapının sağlamlığına bağlıydı. Ki bu seslere bakılırsa, bu baskıya fazla dayanacak gibi durmuyordu.
"Lanet olsun ! Gidin buradan" Yanımda duran vazoyu duvara attığımda, duydukları sesle zombilerin iniltileri artmıştı. Ailemin cesetleri aklıma geldiğinde, sanki o görüntüleri kovabilecekmişim gibi kafamı salladım. Fakat gitmeyeceğini biliyordum. Ölene kadar aklımın bir köşesinde duracak ve geri kalan tüm anılarımı çürütecekti. Ki öleceğim zaman yakın görünüyordu. Annem, babam, amcam, halam, yeğenlerim... Onlar artık yaşamıyordu. Dizlerimi kendime çektim ve ağlamaya devam ettim.
Kapıdan sesler geliyordu. Çıtırtıya benzeyen sesler. Sanırım başarmalarına az kalmıştı. Kapıyı kıracaklar ve istediklerini alacaklardı. Şuh bir kahkaha attım. Kaç saattir bu pozisyonda olduğumu bilmiyordum fakat pencereden gelen ışık azalmıştı ki bu akşamın olacağının habercisiydi. Kanlı bir akşam olacağa benziyordu. Bense aklımdan çıkarmak istedikçe, beynimi daha çok saran düşüncelerle boğuşuyordum. Düşünceler beni boğuyordu. Onlar beni buraya çivilemişti. Ben...delirmiş olabilir miydim ?
Galiba 2-3 saat olmuştu burada bekleyeli. Pencereden sızan ışık çok azdı. Bu birazdan akşam olacağını gösteriyordu. Muhtemelen göz yaşlarım tükenmişti çünkü artık istesemde ağlayamıyordum. Ben ailemden birinin ölümüne dayanamazken, hepsinin aynı gün ölmesi haksızlık değil miydi ? Belkide bana doğru koşan zombinin benide ailemin yanına götürmesine izin verebilirdim. Oracıkta ölürdüm ve ailemle huzura kavuşurdum. Keşke bu kadar kolay olsaydı o an karar vermek. Kapının sürgüsü kırılmak üzereydi. Ben ise kendimi tamamen kadere teslim etmiştim. Başım iki taraftan sıkıştırılıyormuşcasına ağrıyordu.
Doğru kararlar veremediğimi anladığımda birkaç saniye derin nefesler alıp verdim. Sonra ise bir belgeselde gördüğüm şeyi hatırladım. Uzanıp birkaç saat önce duvara attığım vazodan bir parça aldım ve hiç düşünmeden koluma batırdım. Şuan bir sadist gibi görünüyor olabilirdim. Ama bunu yapmak zorundaydım. Acı insanı gerçeğe döndürür.
Akan birkaç damla kanı üzerime silecekken bir an durdum. Spikerin sözleri aklıma geldi. Hastalık, kan ve tükürük yoluyla bulaşıyordu. Bu yüzden bir an korktum ve kolumu cebimden çıkarttığım bir mendile sildim, biraz bekledim. Belki şimdi biraz mantıklı düşünebilirdim. Ayağı kalkmaya çalışırken bacaklarımın uyuştuğunu farkettim. Sahi, o kadar uzun kalmış mıydım burada ? Ailemin cesetlerini mümkün olduğunca düşünmemeye çalışarak olayları beynimde tekrardan gözden geçirdim. Oyunlara, filmlere ve dizilere konu olan zombiler şimdi gerçektende vardı. Bu gülünç geliyordu fakat dışarıda ölen kim bilir kaç bin insan hiçte komik değildi. Bacaklarımdaki uyuşukluğu gidermek ve biraz kafamı toplamak için küçük girişte volta atmaya başladım. Ama yapacak birşey bulamadıkça daha da çok sinirleniryordum en sonunda tekrar yere oturdum. Dışarıdaki sesler gerçekten korkutucuydu fakat kulaklarım son bir saattir bu sesleri normal birşeymiş gibi algılıyordu. Bir zombi onun kafasını kemirirken, bir adamın acı içinde bağırışı ne kadar normal olaylardı böyle (!)
Gözüme, bunca saat burada olmama rağmen ilk kez bir resim çarptı...Onun burada olduğunu bile bilmiyordum. Dizlerimin üstünde birkaç adım atarak resme yaklaştım. Kırık çerçevesi üzerindeki tozları elimde sildim. Tekrar geri gittim ve sırtımı dolaba yasladım. Dört yıl önce. Doğum günümde çekilen bir aile fotoğrafıydı bu. Annemin, babamın, halamın ve herkesin yüzünü teker teker inceledim. Herkes mutluydu, herkes gülümsüyordu. Ve o an aklıma olaya farklı bir açıdan bakmak geldi. Ben...niye daha önce böyle düşünmemiştim ki ? Onlar benim pes etmemi ister miydi ? Babamın bana dedikleri doldurdu kulaklarımı bir an. Canım kızım, birgün biz olmayacağız ve sen ne olursa olsun asla pes etmeyeceksin. Doğruydu pes etmemem lazımdı. Onlar belki şuan beni gökten izliyorlardı. Ben onların resmine baktığım kısacık süre içinde kararımı vermiştim. Asla pes etmeyecektim. Onlar için hayatta kalacaktım.
Kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar her zaman tehlikeli olurlar. Ve benim artık kaybecek birşeyim yoktu. Hızlıca ayağa kalktım. Saçlarımı elimle geriye attım. Kapı her an kırılabilirdi. Zaten sağlam olmayan kapımız baskıya daha fazla dayanmayacak gibi gözüküyordu. Kapının yanındaki uzun komodini kapının önüne çekerek biraz daha sağlamlaştırdım. Evimizin garajındaki araba ile kaçabilirdim. Kaçabilir miydim ? Araba bile kullanamıyordum. "Neyse" dedim kısık çıkan sesimle. "Birşey bulurum" Ayrıca şuana kadar hiç aklıma gelmemişti ama ben 5 sezon zombi dizisi bitirmiştim. Filmleri ve oyunları saymıyordum bile. Bu işten kurulabilirdim değil mi ? Rick böyle yapmazdı ? Yada... Kapıdan gelen çıtırtı sesi sanki artık harekete geçmem için bir işaretti.
Aklıma gelen ilk şey silahtı. Mutfağa gittim. Mutfağın perdeleri kapalıydı. Bir an perdenin arkasından bakmayı düşündüm ama buna hazır değildim. Annemin biftekleri doğradığı bıçağı aldım. Biraz ağır olduğunu farketsemde sorun etmedim. Babam polisti. Elbette silahı olmalıydı değil mi ? Babam tekrar aklıma geldiğinde bu sefer onu aklımdan uzaklaştırmada daha başarılıydım. Girişten geçip bodruma inecekken komodinden ve kapının zincirinden gelen ani ses ürkmeme neden oldu. Arkama baktığımda kapı aralanmıştı kapıyı tutan tek şey komodin ve kapının zinciriydi. Mutfak kapısına doğru koştum. Silahım olmayacaktı. Sadece bıçakla birşey yapmam imkansız gibiydi. Mutfak kapısının oradan çıkabilirdim. Yada anında ölebilirdim. Bu kadar basitti. Sadece iki şık vardı. O an sanki bilerek gösterilmiş gibi bir anımız geldi gözümün önüne
Grace artık bazı önlemler almalıyız demişti babam. Mutfakta acil durumlar için bir silah dursa yeterli. Bir daha böyle birşey olursa diye. Annem babamı onayladı. Beni duymamaları için yavaşça yerimde kıpırdandım. Odama dönebilirdim. Kafamı çevirdiğimde babam silahı mutfaktaki küçük çekmeceler ile buzdolabımız arasında kalan bölüme sıkıştırdığını gördüm.
Mutfağa girdiğim anda komodinden bir ses daha geldi. Eve girmiş olabilirler miydi ? Hatırladığımın doğru olması için dua ederken elimi silahın olduğunu düşündüğüm boşluğa soktuğumda, oradaydı ! Elimle silahı tuttum ve mutfak kapısının önünde derin nefesler aldım. Nereye gidecektim bilmiyordum. Kurtulacak mıydım bilmiyordum. Ne yapacaksam ailem için yapacaktım.
Kapıyı araladım ve sesleri kontrol ettim. İniltiler, çok uzaktan gelen çığlıklar, ve hafif uğultu. Bir günde ne olmuştu böyle. Hatta birkaç saatte. En kötüsü ise hava kararmıştı. Silahı daha sıkı tuttum ve gözlerimi bir saniyeliğine kapattım. Tanrım, lütfen arabaya kadar canlı kalayım diye dua ettim sessizce.
Ve gecenin karanlığına ilk adımımı attım...
-
0.1 Bölümün Sonu
-Hey ! Aradan biraz zaman geçti biliyorum. Sadece sizin için en güzel bölümü yazmak istedim bu yüzden uzunca düşünerek yazdım bölümü. Sınır koymak istemiyorum fakat 10 vote diyelim biz :) Sizleri seviyorum. Yorum yapın lütfen <3 Yeni bölüm yakında ✌

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ Z #zombiserisi
FantasiKafamı iki ellerimin arasına almış, seslerin susmasını bekliyordum. Susmayacağını bilsemde. Kulaklarıma daha fazla baskı uyguluyor ve bir deli gibi sağa sola sallanıyordum. Bu anılarla dolu evimde kapana kısılmıştım. Dışarıda kaç zombi vardı ? On v...