ŞVA- Tanıtım"CEHENNEME HOŞGELDİNİZ"

56 8 0
                                    

Bu hikayedeki tüm kişi ve kurumlar hayal ürünüdür.

=EMİR'DEN=

20 Haziran...
Tek elim Sinem'in elinde, diğer elim sırtımdaki çantanın sapında, olduğum yerde durdum ve kafamı kaldırıp yer altındaki kocaman bir fanusa hapsedilmiş şehrin kapısındaki büyük puntolarla rahatsız edici bir şekilde yazılmış yazıya baktım. ADALET...
"Harika" diye geçirdim içimden, "Cehenneme hoşgeldiniz..."

"Hoşgeldiniz Adaletliler! İlk olarak yeni kurulmuş bu teşlilata katılma cesaretini gösterdiğiniz için hepinizi kutlarım. Şimdi size Adalet'in temel yapısıyla ilgili birkaç bilgi vermek istiyorum. Sonra sorularınızı yanıtlayacağım.
Adalet, amacı ülkemizi korumak olan, yetkili kurumlarca yeni oluşmuş bir teşkilatlanmadır. Buraya kabul edildiğinizde ' sivil asker' ünvanını alacaksınız. Fakat bu kapıdan içeriye girdiğiniz saniyeden itibaren yeni sorumluluklarınız oluştu. Artık hayatınızı normal bir insan olarak geçirmeniz mümkün değil. Ama bu süreci katlanılabilir kılmak isterseniz, yapabileceğiniz tek şey buraya kabul edilmeye çalışmak olacaktır.

Şimdi beni iyi dinleyin Adaletliler. Bu kapıdan içeri girdiniz, artık çıkışınız yok. En azından kabul edilene kadar.

Kabul edilene kadar buradan çıkmanız yasak. Adaylık süreci 3 ay sürecek. Okul tatilinize denk geliyor zaten. Sıkıntı çıkacağını düşünmüyorum. Ama şunu da belirtmeliyim ki bu fanusun her bir yanında, her bir köşesinde, sizi devamlı izleyen, asla kaçamayacağanız kameralar bulunur. Banyo ve özel odalarınız dışında her yerde kameralar var. Sizi her an gözetliyorlar. Bir hata yapacak olursanız, bedelini ağır ödersiniz. Okul başladıktan sonra ise sadece okula gidip gelecek, bu sırada takip edileceksiniz. Hata yapmayın, yakarım.

Dediğim gibi, adaylık sürcinde ve sonrasında dışarı çıkmanız yasak. Kişisel ihtiyaçlarınız kimseyle paylaşılmadan, size bile bahsedilmeden, görevli kişiler tarafından karşılanacak.

Her birinizin kişisel kullanım alanında kilitli olmayan bir oda var. Bu oda getirilen malzemelerin bırakıldığı ve görüşmek isteyenlerin sizi bulamadığı taktirde bekleyeceği yer. Unutmadan söyleyeyim, bizde kapı çalma adeti yoktur. Kişisel kullanım alanları dışında hiçbir kapıyı çalmanıza gerek yok. Burada kimsenin kimseden gizlisi saklısı yoktur. Dikkat edin, saçma sapan durumlarda yakalanmayın.

Neyse dediğim gibi, kabul edilene kadar dışarı çıkmak yasak. Kabul edildikten bir süre sonra mezuniyet belgesi alacaksınız. Bu belgeyle birlikte, dışarıda yaşamaya hak kazanırsınız. Fakat bu, Adalet'ten ayrılabileceğiniz anlamına gelmez, bazı yasaklar hala devam ediyor olacak. Bunları daha sonra detaylıca konuşuruz. Şimdi kafa bulandırmaya gerek yok.

Bununla birlikte ailenizle görüşmek yok. İletişim aracı yok. Sosyal medya yok. Başvuruda bulunduğunuz anda bütün sosyal medya hesaplarınız bloke edildi. Kısacası dışarısıyla hiçbir bağınız olmayacak. Sözümü dinlemeyene dinletmesini bilirim.

Bugün buraya geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum ama -taktir ederseniz- hepinizi kabul etmemiz mümkün değil. Eğer gerçekten kabul edilmek istiyorsanız, önce bunu hak etmeniz gerekiyor. İsterseniz şimdi seçilme sürecinden bahsedelim.
Bizde en önemli şeylerden birisi kriz yönetimidir. İlk önce size yönetmeniz gereken bir kriz durumu verip bu durumdan nasıl kurtulabileceğinizi göreceğiz. Daha sonra sizin kurguladığınız planı tatbikatlaştırarak bir deneme yapacağız. Denemeden de başarıyla ayrılırsanız ilk aşamayı atlatırsınız.
İkinci aşamadaysa vücudunuzun güç ve sağlamlığınızı ölçüyoruz. İrade, nefis kontrolü, falan filan. Bu aşamayı da atlattığızda adaylık sürecini tamamlamış olursunuz.

En alt kademeden başlayıp giderek yükselen rütbe sistemine tabi tutulacaksınız. Her aşamada yükünüz biraz daha artacak.
En üst kademede, vücut direncinizi ölçmekle kalmayıp, ağır şartlarda geliştirmeye başlayacağız"

"Ağır şartlarda geliştirmek? Lafı neden dolandırıyorsunuz ki?"

Karşımızdaki genç adam Sinem'e cinayet işlemiş gibi bakmaya başladı.

"Bak kızım, buranın ilk kuralı, söz hakkı vermeden konuşmamaktır. Hani bilmiyorsanız diye söyledim."

"Tabii bilmiyoruz. Çünkü daha önce bize böyle bir şey söylenmedi. Baştan kuralları belirtseydiniz ona göre davranırdık."

Galiba cinayet şüphelisi listesine ben de katılmıştım. Batırdığımı temizlemek amaçlı konuşmaya başladım.

"Hem söylediği doğru. Lafı dolandırmadan işkence uygulayacağız deyin de, neyle karşı karşıya olduğumuzu bilelim"

Adam gözlerini bana dikip gülümsedi.

"Adın ne senin?"

Gardımı iyice yukarılara çekip oynamaktan hiç hoşlanmadığım küstah tavrımla soruyu cevapladım.

"Emir."
Dudakları biraz daha kıvrıldı, gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. Ardından çenemi tutup yüzümü yukarı kaldırdı.

"Sevdim seni. Verdiğin cevap çok zekiceydi. Bundan sonra adın Asır."
Gözlerinde öyle yoğun bir özlem vardı ki yutkundum.

"Asır, sizin için özel bir isim miydi?"

Güldü.

"Sinan abi diyeceksin. Adım Sinan. Ve Asır da erkek kardeşimin ismiydi. Ona çok benziyorsun. Seninki de," dedi Sinem'in saçlarını hafifçe okşayarak kafasına vururken. "Seninki de Alev, tamam mı küçük fare?"
"Peki Sinan abi."

Arkamızdaki büyük kalabalığa döndü.

"Siz de kendinize bir takma isim bulsanız iyi olur. Eski isimleriniz bu kapının ardında kaldı. Hadi şimdi yatakhaneye. Adaylık sürecini tamamlayabilenleri evlere yerleştireceğiz."

Mırıldanan kalabalığa doğru yürüdü.

"Merak etmeyin, istediğiniz kişiyle kalabiliyorsunuz. Özel hayatınıza asla karışmıyoruz. Ne bok yerseniz yiyin."

İki eliyle ikimizin kollarını kavrayıp bizi ayağa kaldırdı ve yanlarına aldı. Kollarını omuzlarımıza atıp yürümeye başladı.

"Siz benimle geliyorsunuz."

Toplantı salonunu geride bırakıp fanusun derinliklerine doğru ilerlemeye başladık. Kendimi çok özgür, beyaz, temiz bir sayfa açmış gibi hissediyordum. O beyaz sandığım sayfanın zamanla simsiyah olacağını ve bizim o siyah sayfada beyazı ararken kaybolup siyaha karışacağımızı tahmin edemezdim.

İşte asıl hayatımız, şimdi başlıyordu...

ŞİKAYETİM VAR AŞKTAN...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin