Bölüm1Okul yeni bir günü zehir eden yer. Ne olurdu bu günü de babamla geçirsem ki? Ah tabi ya o zaman babamın işlerinin başına geçemem değil mi? Okul için hazırladığım kıyafetlerimi hızlıca giyip aşağıya indim.
Marry bize kahvaltı hazırlıyordu. Babam, o nerde? Hızlıca Meryem’nin yanına gidip “Babam nerde” dedim. Kaşlarım çatıktı, babamı bulamasam hep bunu yapardım Meryem elindeki spatulayı havaya kaldırıp “Hazırlanıyor Adriana “ dediğinde babam merdivenlerden iniyordu.
Koşarak boynuna sarıldığımda oda bana sarılmıştı. Ah o olmasa ölürdüm her halde. Mutfakta kahvaltımızı yaparken sordum “Baba bu günde okula gitmesem senle gezsek olmaz mı? Zaten yeni dönemin ilk günü” dediğimde sadece hayır almıştım.
Suratımın asıldığını gören babam bana söz verdi akşam onunla birlikte sinemaya gidecektik. Yaşasın! hayatımda babam olduğu için çok şanslıydım. Kahvaltım bitince babamla okulun yolunu tuttuk.
En sevdiğim şarkı çalıyordu radyoda My Immortal. Babamla söylemeye başladık…
I'm so tired of being here suppressed by all my childish fears
(Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum )
And if you have to leave
(Ve eğer gitmek zorundaysan )
I wish that you would just leave
(Hemen gitmeni dilerim )
Cause your presence still lingers here
(Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor)
And it won't leave me alone
(Ve beni yalnız bırakmayacak )
These wounds won't seem to heal
(Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor. )
This pain is just too real
(Bu acı fazla gerçek )
There's just too much that time cannot erase
(Zamanın silemediği çok fazla şey var )
[When you cried I'd wipe away all of your tears
(Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim )
When you'd scream I'd fight away all of your fears
(Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım )
I held your hand through all of these years
(Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum).
But you still have all of me
(Fakat hala bana tamamen sahipsin)
You used to captivate me by your resonating light
(Sen beni büyüleyen ışığınla kendine hapsederdin.)
Now I'm bound by the life you left behind
(Şimdi ise geride bıraktığın hayata bağıyım)
Your face it haunts my once pleasant dreams
(Yüzün, bir zamanlar mutlu olan rüyalarımı kovalıyor)
Your voice it chased away all the sanity in me
(Sesin, tüm akıl sağlığımı yok etti )
These wounds won't seem to heal
(Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor. )
This pain is just too real
(Bu acı fazla gerçek)
There's just too much that time cannot erase
(Zamanın silemediği çok fazla şey var)
I've tried so hard to tell myself that you're gone
(Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım )
But though you're still with me
(Ama hala benimle olmana rağmen )
I've been alone all along
(Aslında baştan beri yalnızım)
Şarkı bittiğinde radyoyu kapayıp babama döndüm. Ona öyle bir bakıyordum ki ondan kopmak hiç istemiyordum. Oda bana yan bir bakış atıp “Artık 18 yaşındasın hayatında bir erkeğe yer vermelisin tatlım” dediğinde sırıtıp “Var ya” ah demez olsaydım o nasıl bir fren yapıştır “Kim” dediğinde daha çok sırıtıp “Sen varsın ya baba başkasına gerek yok ki” ah keşke böyle demeseydim yüzü asıldı.
Biz liseye gelene kadar sustu. Ona baktım ve sıkı sıkı sarıldım. İşte huzur bu. Bir tek o olsun bana bir şey olmaz. Ayrıldığımızda bana bakıp “Akşam görüşürüz” dedi. Tekrar sarılıp yanağına sulu bir öpücük kondurdum ve arabadan indim.
Dersliğe doğru yol alırken okulun erkekleri peşime üşüştü. Bıktım bu sülüklerden ama bir sonu gelmez ki. Ayten ve Aslı’yı görünce onlara arkadan sarıldım. Ah ne çok özlemiştim onları.
Biraz dertleşip dersliğe gittik. Ah bu gün hiç geçmeyecekti…
Sonunda son ders bu da bitince eve gidiyordum ve babamla sinemaya sonra… dersin bitmesine 10 dk kala bir çocuk gelip beni çağırdı. Müdürün odasına gittiğimde çeride müdür ve tanımadığım bir adam vardı.
Yabancı gelip bana sarılınca onu itmek istedim ama çok güçlüydü. Yabancı kulağıma eğilip “Ben üzgünüm, başın sağ olsun” dediğinde bir şey anlamamıştım. Adamdan ayrılıp ne dediğimde “Ben üzgünüm, bu haberi vermek için değil de başka bir ortamda karşılaşmak isterdim” ah bu adam ne saçmalıyordu “Ne diyorsunuz anlamadım” dediğimde bana bir adım atıp “Baban, o öldü”… başka şeylerde demişti ama anlamamıştım dünyam karardı birden. O adam şaka yapıyor olmalıydı yada kader benle dalga geçiyordu…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AİLE YADİGÂRI
Teen FictionMASUM BİR KIZIN MASUM OLMAYAN HİKAYESİ... Her şey kusursuz mudur? Hayır! Benim annem yoktu ama onun yokluğunu hiçbir zaman hissetmedim ama babam yokken işte ilk kez yalnızlığı hissettim, ilk kez ağladım, ilk kez mutsuzdum çünkü babam ölmüştü... B...