Düğün 2/2

968 79 23
                                    

Asya'dan...

...Dans müziği devam ederken sahneye diğer çiftler de davet edildi. Aras ve Toprak sağ, Göktuğ ve Yaren de sol tarafımıza geçtiler. Toprak daha önce hiç olmadığı kadar güzel görünüyordu. Aras ile birbirlerine o kadar yakışıyorlardı ki... Tabi Orkun ve ben kadar olamasa da (Sinsi gülüş).

Bir anda kesilen dans müziğinin ardından farklı ve hareketli bir ses yükseldi. Bu ritim... Bu ses...

"Çekirgeyi salıverdim. Çekirgeyi salıverdım, çayıra çayıra..." Bir anda Orkun ile birbirimizi bırakıp çiftetelli oynamaya başladık. Bu ani geçiş biraz garip olsa da kimsenin şikayet ettiği yoktu. Klasik Türk düğünü yapmayı ikimiz de istemiştik. Zaten farklı bir düğün şeklini ailelerimizin kabul edeceğini pek sanmıyorduk. Orkun'un annesi, ben Orkun'a aşık aşık bakarken aramıza girdi ve kolumdan tutup bir yere doğru çekiştirmeye başladı. Arka tarafta tüm kızlar bir çember oluşturmuş sırayla ortada oynuyordu. Yeliz Hanım... Pardon kayınvalidem, beni çemberin ortasına ittirdi ve Orkun'u keserken oynamaya başladım. Aynı şeyi erkekler de yapıyordu ve işte o an bunun çok saçma bir şey olduğunu düşündüm. Yani etrafımda beni alkışlayıp gülümseyen kadınların ortasında deli gibi oynuyordum. Parmaklarımın ağrımaya başladığı bir anda müzik değişti ve kızlar da etrafımdan dağıldı. Beş çocuğuyla ortada kalmış gibi hissederken kendimi tekrar bir kız topluluğu arasında buldum. Bu sefer daire şeklinde olmasak da bir aradaydık.

Orkestradaki solist "Pasta merasimi için çiftimizi bekliyoruz." diyince Orkun ile birlikte yönlendirildiğimiz yere geçtik. Düğünlerin en sevdiğim kısmı buydu işte. Pasta, pasta ve pasta. Devasa büyüklükte bir pasta ışıklar fişekler içinde bize doğru geldi. Bize uzun bir bıçak -bence kılıç- verdiler. Fakat tam kesecekken solist bağırdı.

"Bıçak kesmiyor!"

"Yoo bak keser." diyip garsonun elinden kılıcı -çünkü bence inatla kılıç- aldım ve pastaya bastırdım. Orkun da bana katıldı ve pastayı kestik. Solist ve garsonlar zorlanarak gülümserken bir alkış tufanı koptu. Etrafta patlayan flaşlardan gözlerim acımaya başlamıştı. Yanımızdaki garson bir dilim pastayı Orkun'a verdi ve ellerimize birer çatal tutuşturdu. Hızlı hızlı pastayı yerken annem kıza kıza yanımıza geldi. Orkun ise elindeki çatal havada, bana uzatmış gülüyordu.

"Kızım, ne yapıyorsun sen? Orkun'a yedirsene görmemiş gibi kendin yiyorsun!"

Ops.

Orkun'a dönüp kocaman gülümsedim.

"Canım sağolsun değil mi?" dediğimde başını salladı. Gülümseyerek ona pastasını verdim ve o da bana verdi. O sırada solist tekrar çılgınca şarkı söylemeye başladı ve pasta gider gitmez herkes piste çıktı.

Bu sefer ben, Orkun, Toprak, Ege, Göktuğ, Aras, Savaş ve Yaren bir grup olduk ve deliler gibi oynadık. Sürekli eşlerimizi değiştirip kendi aramızda espriler ve kahkalalarla dolu dolu eğlendik. Yaren hamile olsa bile bizimle oynadı. Fakat zaten Yaren'den çok Göktuğ hamile gibiydi.

"Şimdi de takı mesarimi için çiftimizi kenara alalım." anonsuyla Orkun ile el ele tutuşup sevinçle gösterilen yere geçtik ve boynumuza asılan kuşaklarla heyecanla beklemeye koyulduk. Ailelerimiz yüklü miktarda altın ve paraları astıktan sonra sırayla arkadaşlarımız gelmeye başladı.

"Damadın kardeşinden geline içinde 1000 puan bulunan gratis kartı(?)"

Ben sevinçle kartı aldıktan sonra Savaş'ın boynuna sarıldım.

"Sen nasıl bir kralsın?" diye haykırırken o da gerim gerim geriliyor, çevredeki kızlara çekici bakışlar atıyordu. O sırada Göktuğ ve Yaren karşımıza dikildi.

"Kanka Mal Mısın?" ÖzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin