Siz hiç bir kadın için yazmayı denediniz mi ? Ben deniyorum , aslında anlatılacak o kadar çok şey varken yazamayışımın nedeni bu kadın . Çünkü onu anlatacak kadar derinleşemedi hala sözcükler . Eksik kalıyor hep bir taraf. Kolay gibi görünen ama aslında mükemmellik isteyen bir iş galiba bir kadına yazmak . Daktilomun klavyesinde harfler eksik gibi aslında seven adamlar için sevdiklerine yazılacak başka bir alfabe bulmak gerekiyor. Saçlarını okyanusa benzetmek kolay veya kelebeklerin kozasından çıkmasına . Ama seven bir adam için sevdiği kadının dalgalanan saçlarını betimleyecek cümleler hala kurulamamıştır bence. Bu adamların eksikliğinden de değil , sözcükler eksik hep kurulamıyor cümleler. Bir kadına yazmak için onunla büyümeniz gerekiyor galiba ben onu da anlıyorum . Tamam hep hayalimde o var ama yemek yerken olmayan gözlere bakmak , kitap okurken olmayan omuza yaslanmak , uyurken olmayan kokuyu içine çekmekten daha zor ne olabilir ? Hayalinde büyüttüğün kadın ya karşına bir gün başka şekilde çıkarsa ? O zaman kime yazıldı bu süslü cümleler ? Ya da kadın artık değişmişse , etkilenmiyorsa artık ona yazılanlardan ? O zaman kime yazıldı bu kadar sözcük ? Kaç gece uykusuz geçirildi hayallerle, olmayan koku ve tenlerle ? En kötüsü de bu galiba . Kadın büyüdü artık ilk okul aşkı yok karşında . İçtiği su şişesinin kapağını saklaman onun için bir anlam ifade etmiyordu . Ben matematiği hiç sevmiyordum çünkü kimse onun kadar güzel anlatamıyordu . Zaten oda çok fazla anlatmadı . O yüzden yazmaya karar verdim galiba . Çünkü okuyup adam olmak zor işti. Ama ben daha zor işi seçtim . Sevdiğim kadına , sevdiğim harfleri sıralıyorum . Ve mutlaka bir gün okuyacak bu dizeleri . Ve o zaman anlayacak , kaç kadın kıskanıyor onu . Kaç kadın istiyor kendine yazılmasını , ama şiir gibi kadınlara şiir yazan adamlar bulmak zor . Bu ya aşkın büyüsü gerçekten ya da bir saplantı . İkisinde de deli olmak gerekiyor gerçi . Bir insan deli olabilecek kadar çok mu seviyor gerçekten ? Galiba hiç bir zaman bunu anlayacak kadar çok sevilmeyeceğim.
Yazmak , umuttu benim dünyamda .
Umut ; hiç bitmeyecek bir düş , her sonda yeniden başlayan bir başlangıç .
Yazmak , sevmekti benim dünyamda .
Sevmek ; zırhını kaldırıp güvenmek .
Ve güvenmek ; uçurumlarla çevrili karanlıkta seninle birlikte gökyüzüne tırmanmak.
Seninle imkansızı hayal edip mutlu olmaktı sana yazmak . Karanlıkta mavi gökyüzünü hayal etmek . Seni sevmek , iliklerime kadar hissedip yazmaktı. Sana yazmak çocukların bayram sevinci gibiydi kalbimde. En güzel sözcükleri hazırlayıp , sabahın erken saatinde kalkıp o sözcüklerle bayram ziyaretine gelmekti sana . Seni sevmek gözünü bile kırpmadan canımı vereceğim insana gün gelip nasılsın diyememekti . Seni sevmek üçüncü dünya savaşıydı hayallerimdeki dünyaya . Her gün yokluğunla savaşmak nedir kim nereden bilecek ?
Ben de biraz yağmur çocuğuyum .
Biraz aşık , biraz seven ,
Ve çokça sevilmeyen ,
Nihayetinde hep kaybeden ...
Sana yazmak işte böyleydi. Siz sevdiğiniz kadınlara yazmayın . Elini tutun ve gözlerine bakarak sevdiğinizi söyleyin . Korkmayın deneyin , çünkü yazmak ölmek gibi . Ömür gibi bunun da bir sonu var . Siz ölmeden söyleyin sevdiğinizi , bırakın ben sevdiğim kadına yazayım siz okuyun . Siz sevin ben yazayım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'' Zeynep '' (Tüm Kitapçı Raflarında)
Fiksi RemajaZaten '' Zeynep '' kitap olmuştu. Ben burada okuyamayan arkadaşlarım için 15 bölümünü paylaşacağım. Geriye 8 bölümü kalacak. Eğer beğenir ve devam etmek isterseniz okumaya veya elimde kitap halinde bulunsun derseniz satın alabilirsiniz. Umarım hak e...