Zaten '' Zeynep '' kitap olmuştu. Ben burada okuyamayan arkadaşlarım için 15 bölümünü paylaşacağım. Geriye 8 bölümü kalacak. Eğer beğenir ve devam etmek isterseniz okumaya veya elimde kitap halinde bulunsun derseniz satın alabilirsiniz. Umarım hak e...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gece inmişti artık şehre , yalnızlaşmıştı şehir ve insanlar . Susmuştu şehir artık . Kendi içine çekilmişti . Belli ki şehir de yorulmuştu . Hiç konuşmuyordu cadde ve sokakları , kendini güneşe saklıyordu . Acaba şehirde hissediyor muydu üzerinde yaşanan üzüntülere , yıkımları ve terk edişleri ? Hissettiği için mi bu kadar suskun ve kederliydi şehir ? Kendi yaralarını mı sarıyordu karanlıklarda ? Belki de güneşi özlüyordu şehir de . Güneşe mi aşıktı yoksa şehir ? Günü aydınlatan seher vakti tan yerini kızıla boyayan güneşe mi aşıktı şehir ? Belki de hiç kavuşamayacakları için bu kadar suskun , sessiz ve yorgundu . Bu bilinmişlik yoruyordu şehri . Susuyordu şehir , sabahı bekliyordu çünkü güneşten alacakları vardı . Sessizce güneşi bekliyordu . Şehirler ve insanlar birbirlerine benziyorlar . İkisi de yalnız , yorgun ve bitkin . Tüm bu olanları düşünüyordum şehri dinlerken . Gece artık iyice hissettirmeye başlamıştı iliklerime kadar hüzünlenmiştim yine . Balkonda anayolun elektrik direklerine bakarken , ışıkların da yalnız olduğunu hissettim . Sabaha kadar öylece yanacaklardı . Güneş doğduğunda hepsi sönecekti . Işıklarda geceye aşık belki diye düşündüm içimden . Öylemiydi gerçekten ? Keşke onları da dinleyebilseydik . Anlatsaydı ışıklar da geceye olan aşkını . Eminim ki güzel bir roman çıkardı ortaya . Gece yanımda pek telefon taşıyan bir tip değilimdir ama nasıl olduysa cebimde kalmış , titrediğimi hissettim . Gece bu kadar mı etkilemişti beni diye düşündüm . Sonra tekrar titredim . Cebime bakıp kendime güldüm . Bu saatte kim arayabilir ki beni ? Bu bankalarda iyice abarttılar artık . Çıkardım telefonu " o " arıyordu ... Heyecanlandım . Bir türlü dokunmatiğe basıp açamadım telefonu , kapandı telefon sonunda . Kendime okkalı bir küfür edip hemen geri döndüm aramaya ilk çalmada açtı ' alo ' , kusura bakma yetişemedim telefona dedim . Önemli değil dedi . Aslında benim için şuan da dünyanın geri kalan hiçbir şeyi önemli değildi .
- Nasılsın Hasan ?
'' Sana deliler gibi aşığım . ''
+ İyiyim , sen nasılsın ? - İyiyim ben de . " Sesi solgun ve derinden geliyordu , kalbime dokunuyordu sanki , bir hüznü vardı . - Müsait misin ? + Evet müsaidim . Sen iyi misin ? - İdare edemeyeceğim bir şey değil . Dışarı çıkabilir misin Hasan ? İyi olmadığını anlamıştım . Benim de sesim titremeye başlamıştı .
+ Tabi ki çıkabilirim . - Beni evden alabilir misin ? + Hala aynı yerde misin ? - Evet . + Yirmi dakikaya yanındayım . - Teşekkür ederim .
Telefon kapatmıştık . İçim de kötü bir his vardı . Ne dertlendirmişti onu bu kadar ? Kim üzmüştü ? Hemen hırkamı alıp çıktım , yolda giderken müzikte açmamıştım sadece onu düşünüyordum . Eğer ilk aşkınızı hala seviyorsanız evinin adresini unutamıyorsunuz .
Kaç defa bekledim acaba o evin önünde diye düşündüm . Küçükken dünyada ki en mutlu , en güzel evin bu ev olduğunu sanırdım . Çünkü o bütün masumiyeti ve güzelliğiyle burada yaşıyordu .