Zaten '' Zeynep '' kitap olmuştu. Ben burada okuyamayan arkadaşlarım için 15 bölümünü paylaşacağım. Geriye 8 bölümü kalacak. Eğer beğenir ve devam etmek isterseniz okumaya veya elimde kitap halinde bulunsun derseniz satın alabilirsiniz. Umarım hak e...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Soğuk bir kış akşamıydı ve ben yazabileceğim bir kaç mekandan birine doğru yola koyulmuştum . Kulağımda kulaklıklarım elimde bir kaç roman ve şiir defterim . Hava soğuktu . Üstümde hırkam ve annemin ördüğü gri bere vardı başımda yüzüm üşümüştü hırkamın şapkasını da örttüm başıma . Sakallarım iyice uzamıştı artık . Küçükken sarışınmışım annem o yüzden turuncuya çalan bir renkte çıktığını söylüyor . Rüzgar geçiyordu sakallarımın arasından . Burnumdan dumanlar çıkıyordu . El ele yürüyen çiftleri izliyordum . Soğuk sanki işlemiyordu onlara . Herkes mutlu gibiydi . Gökyüzüne baktım sonra . Neyse ki yalnız olan ve griye çalan sadece ben değildim . Bunu hissetmek iyi geldi bana . Ve köşe başından dar bir sokağa attım kendimi. Bir anda bir koku dokundu sanki burnuma . Gözlerim insanların yüzünü aramaya başladı . Tanıdık bir kokuydu bu . Sadece bir insana özgü olan ten kokusuydu bu . Aman Allah'ım yoksa ... Kalbim hızla çarpmaya başladı . Gözlerim neredeyse her insan yüzüne bakıyordu . Ve ilerde adımları yavaş yavaş bana yaklaşan yüzü yerde ve solgun saçlarını bir berenin içinde toplamış ama uzun olduğu için sol tarafından yüzüne doğru geliyordu rüzgardan . Elini yüzüne alıp topladı tekrar saçını . Ben durmuştum artık gelen geçenlerin omuz darbelerine aldırmıyordum . Elim ayağım boşalır gibi oldum . Kitaplar neredeyse düşecekti elimden . Artık karşıdan gelen uzun saçlı insandan başkasını görmüyordu gözlerim . Daha da bir güzel olmuştu sanki . Rüzgar masumluğuna masumluk katıyordu . Dünyanın en güzel kokusu bu kadında mıydı ? Henüz beni görmemişti . Çevresiyle pek ilgilenmiyordu . Dertliydi belli ki . Karşısına çıkmalı mıydım . Yoksa hemen önümdeki sokaktan sola dönüp yolumu üç dakika uzatmalı mıydım . Düşündüm tüm hayatım bir kaç saniyede geçti ayaklarımın altından . Belki gidersem bu hayatımda ki en büyük hatalarımdan biri olacaktı . Bu kadar cesaretsiz olamazdım . Kızdım kendime . Kalmalıydım . Görmeliydin beni . Konuşmalıydık . Ve kokunu içime daha uzun çekmeliydim . Cesaretimi topladım . Yürümeye başladım yavaşça ve yemin ederim bir saniye ayırmadım gözlerimi üzerinden . Sende bir ara başını kaldırır gibi oldun . Sendeledin sanki . Tanımamış olmalıydın . Beni hiç bu halimle görmemiştin . Daha çocuktum en son gördüğünde . İkimizde çocuktuk . Gözlerini sende ayırmıyordun artık üstümden ve göz göze geldik . Nefesim kesilecek gibiydi. Bu bir rüya olmasın . Eğer rüyaysa da ne olur hiç uyanmayayım . Gülümsedin mütevazı bir şekilde . Benim içim yangın yeriydi sanki terliyordum . Önce hırkamın şapkasını açtım , sonra annemin ördüğü bereyi çıkardım . Saçlarım dağılmıştı şapşal gibi duracaktım karşında . Düzeltmeye çalıştım yaklaşıyordun . Ne diyecektim sana ben ? Sesim çıkar mıydı acaba . O dar sokak dünyadaki en uzun cadde haline gelmişti sanki . Yaklaşıyordun . Ve ben gülümsemendeki cenneti daha net görüyordun hızlandın sanki , adımların hızlandı . Eline nasıl dokunacaktım ? Yüz yüze geldik . Gözlerine bakamıyordum . Gözüm çenene takıldı yine . Gamzelerini de izliyordum .
- Uzun zaman oldu ...
Sarıldın , başını omzuma yasladın . Nefesin tenime dokunuyor . Ben hala dokunamadım sana . Ellerim titrer gibi . Sarıldım beline sıkıca . Kendini geriye çekip , saçlarımı dağıttın bir de sol yanıma sarıldın . Hayatıma , hayallerime , sevgime sarıldın . Ellerini belime doladın sanki gökyüzü beni kucakladı . Sen bana sarıldın , kalp atışların tüm sesleri dindirdi . Hayatımda ki en anlamlı ve en uzun sarılmaydı bu . Tekrar göz göze geldik . Gülümsedik . Malum sorular ve malum cevaplar .
+Bir kaç sokak ötede bir kafe var oturalım mı ?
-Olur oturalım ...
- Elinde ki kitaplar ve defter ne onlar ?
+ Yazıyorum şiir defterim . Şaşırıyorsun .
- Neye , kime yazıyorsun ?
Hayatımda bir kişiden beklediğim tek soruyu soruyorsun , hep beklediğim o soruyu soruyorsun .
'' Sana '' demek istiyorum . Ama dilim tutuluyor .
+Her şeye diyorum ...
İçimden tüm benliğimle hayatımda her şey olan sana diyorum . Herşeyime , herşeye ... Gülümsüyorsun . Kahveni içerken gözlerine takılıyorum yeniden . Ve kalbimde bir hüzün oluşmaya başlıyor . Keşke diyorum keşke birlikte izlediğimiz filmler olsaydı hayatımızda . '' Eternal Sunshine , The Fault in our Stars , The Perks of Being a Wallflower , The Intouchables ... '' ve niceleri . Buğulu gözlerinle bana sıkıca sarılıp film izlemeni isterdim . Buğulu gözlerinden öperdim seni , dudaklarından öperdim . Boynuna iner boynunu öperdim kokunu içime çeke çeke . Ve sarıldığın bileklerinden öperdim seni . Konuşuyoruz saatlerce . Gün hiç bitmesin .
- Bana da yazar mısın ?
Kafamı sallıyorum evet anlamında . Bilsen ki bütün sözcükler sana ait zaten . Saat iyice ilerledi artık . Numaralarımızı alıyoruz . Ve masadan kalkarken sakal yakışmış diyorsun . Gözlerim dolar gibi oluyor . Öpüyorsun sakallarımdan . Hiç bu kadar güzel cümleler duymamıştım ben . Kalkıyoruz .
+ Eve bıraka bilirim ?
- Zahmet etme yürümek istiyorum .
+ Ben de seninle yürümek istiyorum ama .
- Sen kal yaz . Ve bitirdiğinde bana da okut .
+ Peki diyorum sana yazarım , sen okursun .
Sen gidiyorsun arkandan bakıyorum ben . Ne güzel yürüyorsun sen ıslak kaldırımlarda. Ben bu günden bir roman çıkarırım .
Biliyorum , tüm bunlar bir gün hikaye olacak , ve biliyorum resimlerimiz eski birer fotoğraf haline gelecek . Ve birilerinin anne yada babası olacağız. Ama şu anda , şu dakikalar hikaye değil . Bu gerçekleşiyor . Ben de buradayım . Ve ona bakıyorum . Ve o çok güzel . Bunu görebiliyorum . İşte bu an , üzgün bir hikaye olmadığını anlıyorsun . Yaşıyorsun . Ve ayağa kalkıp binaların üzerinde ki ışıkları ve seni şaşırtan her şeyi görüyorsun . Ve bu dünyada en çok sevdiğin insanla , o geceki şarkıyı dinliyorsun ... Ve şu an yemin ederim ki , biz sonsuzuz .