B-6

100 9 1
                                    

"Şu kapıyı açsan artık?" Sesimin sakin çıkmasını umut ederek on dakikadır burada dikiliyordum. "Gazel, açmazsan kötü olacak." Elimdeki tepsiyi yere bırakıp kapıya vurmaya başladığımda aklımdan bu sessizliğin sebebinin kendine zarar vermiş olabileceğinden kaynaklandığını geçiriyordum. "Eğer kapıyı açmazsan kırarım ve ne pozisyonda olduğun zerre umrumda olmaz." Son kelimelere geldiğim sırada kapının kilidi çevrildi. "Elindeki kahvaltılık tepsisiyle çok korkutucuydun, zavallı kalbim bu görüntüye daha fazla dayanamadı. " Sesindeki alaycı tınıyla bir an afallasam da duygularını tekrardan hapsetmesi fazla zaman almadı. "Bunları yemek zorundasın, ayrıca bu hapları da içeceksin." Gözlerimle saydığım şeyleri işaret edip ona baktım "Annen mi emretti, yoksa baban mı? " Sarf ettiği kelimelerle bana ulaşan ses tonu "zavallı" kelimesinin biçim almış hali gibiydi. Kaşlarımı çatarak tepsiyi masaya bıraktım ve karşısındaki puf koltuğa oturdum. aklımda uçuşan kelimeleri tek tek kavrayıp sıraya koyduğumda gri gözleri beni süzüyordu. "Bak kızım, neyin nefretini kime kusuyorsun inan umrumda değil, ailenle olan sorunun, kendini kesmen falan bunlar da beni alakadar etmez. Babam seni iyileştirmek için tonla para alıyor ve kimse senin sorunlarını sırtlamak zorunda değil. " Gözlerini bir an olsun  gözlerimden kaçırmadan bana baktı , uzun bir süre bana bakmayı kesmeyince kafamı çevirdim. ''Korkuyorsun, seninle aynı yolda yürüyenlere bile tuzakların var, bana hayat dersini sen mi vereceksin. Hiçbir bok yaşamamışken.'' yumruklarımı sıktığımda dişlerimi birbirine kenetlemişştim. ''Ne yapacaksın, vuracak mısın?'' Tırnaklarım avuçlarıma battığında parmaklarımı gevşettim ve yüzündeki 'sana acıyorum' ifadesiyle karşılaştım. ''Sana acıyorum.'' dudaklarımdan istemsiz dökülen bu beraber ifadesizliğini korudu, yaşadığım anlık pişmanlıkla kapıya ilerlerken  gözlerimi sırtımda hissederken geriye dönmedim,konu o olunca her geriye dönüşümde daha fazla batıyorduk, boş bakışlarıyla yüzleşeceğimi adım gibi biliyordum artık.''Ben kendime ikimize yetecek kadar acıyorum zaten Arda.'' Omzumun üstünden geriye baktığımda göz göze geldik, dudaklarını dilinin üstünde sakince gezdirip burnunun ucuna düşen gözlüklerini geriye itti. ''Ama  sen , sen bu işi başkalarına bırakıyorsun. O yüzden sana kendime acıdığımdan daha fazla acıyorum.'' Ona cevap vermeden ince parmaklarıyla kavradığı bileğine baktım, bembeyaz tenini çevreleyen parmak izleri kanımın donmasına sebep oldu, sesimdeki hırıltıya engel olamadan konuştum. ''Bileğindeki iz...'' Devamını getirmeyeceğimi anladığımda açık renk gözlerinin irileştiği çok net görebiliyordum. ''O izi Uraz mı yaptı?'' Dudakları hafifçe aralandığı sırada ellerini arkasında kavuşturup gözlerini kapadı, mimikleri mekanik sesi takip etti. ''Çık odamdan.'' Ben de gözlerimi kapadığım sırada yutkundum ve onun gözlerinin hafifçe aralandığını hissettim.

 ''Bileğindeki izleri kendi kendine yapmış olamazsın.'' Hafifçe kıkırdadığını duyup neşeden uzak tebessümünde gözlerimi gezdirdim. ''Olamaz mıyım? Seni bu kadar emin kılan nedir?'' Bu soruyu kendime tekrardan sorduğumda cevabı bilmediğimi fark ettim, beni bu kadar emin kılan neydi? Parmaklarımı saçlarıma daldırıp ona bakmaya devam ettim, kaşları çatıldığı sırada konuşmak için ağzını açmıştı ''Merak etme, babana bunun hesabını verebilirim.'' Parmaklarım saçlarımda sıkılaşırken içimdekilerin fokurdadığını fark ettim. ''Konu senin zarar görmen değil, sen de değilsin, konu benim arkadaşım.'' Nefesimi dışarı verdim. ''Kardeşim dediğim adam bir çocuğa zarar verdi mi?'' Gözlerindeki duyguyu tanıyamadan gözlerini çevirdi. ''Bu çocuk son intihar girişimin de kendini gözden çıkarmıştı, bunu unutma.'' Daha fazla cevap veremeyeceğimi anladığımda elimi boğazıma götürdüm ve ona uzunca baktım, her böyle konuştuğunda tüm mentalitemin beyin ölümünü sebep oluyordu.

''Böyle konuşma.'' Sesim güçsüz çıkmasın diye tüm çabamı harcasam da onun ki kadar duygularımı hapsedemiyordum. Pandoranın kutusu açıldığında içinden çıkan bir parça umudun tamamı sanki beni bulmuştu, gülümseyecekti ve bu gerçek bir gülüş olacaktı. Acı dolu gülümsemesi yüzüne yayıldığında gamzeleri ortaya çıktı. ''Ben çoktan öldüm Arda, baban beni kurtarabilir mi sanıyorsun?''

Amber (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin