Annem elleriyle yüzümü kavrayıp mavi gözlerini gözlerime dikti, ''Kendine de Gazel e de dikkat et Arda, sen artık çocuk değilsin.'' Ellerimi ellerinin üstüne koyup gülümsedim. Babam merdivenden bavulları indirirken konuştu. ''Arkadaşların onu rahatsız etmesin yeter.'' Babama bakmadan anneme gülümsemeyi sürdürdüm. ''Oğlun yarın gece reşit oluyor, endişelenme.'' Annem gülümseyerek ellerini çekti ve bana Gazel in on altı yaşında bir kız çocuğu olduğunu son kez hatırlatıp babamın yanına gitti. Şu evlilik yıldönümü kutlamalarının doğum günüme denk gelmesi gerçekten harika olmuştu, yüzümdeki gülümsemeyi zapt edemeyerek kapıyı kapar kapamaz Sude yi aradım, üst katta uyuyan kız çoktan aklımdan buhar olmuştu.
''Gittiler, gel.'' Sesimin emir verir gibi ve sert çıktığını anladığımda toparladım, ''Yani gelirsen iyi vakit geçirebiliriz.'' Sude nin cevabını almama kalmadan üst kattan gelen seslerle o kız bana kendini yeniden hatırlattı, onu bölmek zorunda kaldım. ''Seni birazdan ararım.'' Telefonu bırakıp hızlıca merdivenlere yöneldiğimde babamın felaket tellalığını yaptığı tüm senaryoları aklımda canlandırmıştım bile, kapıyı tıklatıp bir adı geri çekildim. ''Gir.'' Mekanik sesi beni ikileme düşürsene hafifçe araladığım kapıdan başımı uzattım, üstünde dizlerini aşan beyaz düz bir gecelik vardı, bağdaş kurduğu yatağa yaydığı fotoğrafları inceliyordu. Tepeden bağladığı koyu kızıl saçlarından bir kaç tutam yüzünü gölgelerken bakışlarını bana çevirdi. ''Korkma, seni yemem.'' Donuk ve buz gibi çıkan sesine karşın gülümsedim. Yüzünün ve boyunun çeşitli yerlerini kaplamış çilleri, çekik gri gözleri ve kısacık bedeniyle zararsız görünüyordu. Ta ki o mekanik sesi araya girene kadar.
Yatağa yaydığı fotoğrafları bir çırpıda toplayıp yastığının altına koyarken boylu boyunca beni süzüyordu. ''Sen nasıl lanetlendin?'' Gözlerimi duvarlara karaladığı yazılardan çekip ona baktım, ben ne dediğini anlamaya çalışırken o ciddi bir tavırla benden cevap bekliyordu. Yanıt bekler gibi kaşlarını kaldırdığında pes ettim. ''Bilmem, sanırım fazla umut etmekten.'' Rahatsız edici bir şekilde gülüp bana bakmayı sürdürdü, ellerimi göğsümde kavuşturup ben de ona bakmaya başladım, ''Peki ya sen, sen neden lanetlendin?'' Dilini ağır hareketlerle dudaklarında gezdirirken ellerini hafifçe birbirine sürttü. ''Bilmem, sanırım marijuana içmekten.'' Gözlerimi kısarak ona baktığımda keyiften uzak bir şekilde kahkaha attı. ''Geriye dönüp bakıyorum da, ne kadar boş bir çabaymış bu böyle. Şimdi bana bir bak, aşırı doz marijuanadan ölmüşüm, cehenneme ailem tarafından postalanmışım ve annemin saçlarımı okşaması için kıçımı yırtıyorum.''
İçimdeki acıması duygusuyla karışan kelebekler damarlarımdan geçiyor gibi olunca kendimden utandım, on altı yaşındaki bir kızın hastalıklı zihnine girmemem gerektiğini kendime hatırlatıp ona baktım. ''Sende bir sorun göremiyorum.'' Samimiyetten uzak sesime ben bile inanmamıştım. Gazel gözlerini devirip elini tekrardan yastığının altına attı, tuttuğu küçük çakıyı kılıfından çıkarıp beyaz teninde gezdirdi, gözlerim şaşkınlıkla irileşirken hızlıca yanına ilerieyip elindekini aldım. ''Hasta mısın sen?'' Gözüm kolundaki sıyrığa takıldığında dudakları yukarıya kıvrıldı, ''Ben de kendimde bir sorun görmüyorum.'' Ağzımı açtığım sırada telefonum çaldı, elimi cebime atıp fısıldadım. ''Sakın bir şey yapayım deme, geleceğim.'' Sude arıyordu, açıp açmamak arasında kalsamda bu kadarını ona borçlu olduğumu hissettim.
''Dönersin sanmıştım.'' sesindeki hayal kırıklığına ayıracak zamanımın olmadığını anladığımda temiz bir bez arıyordum, ''dönecektim, Gazel sorun çıkardı.'' Tekrardan konuşacağı sırada bezi bulup aryaa girdi. ''Şimdi onunla ilgilenmem gerekiyor.'' Telefonu kapatıp odasına çıktım, kapıyı tıklatma ihtiyacı duymadan içeriye girdim. Pencere pervazında oturmuş, bacaklarını dışarıya sarkıtmıştı bu hali bana küçüklüğümü hatırlatsa da ellerini tuttuğu demirden çekmesiyle bu görüntü zihnimden uçup gitti. Onu belinden kavradığım sırada bunu beklemediği her halinden belliydi. ''Bana bir daha dokunayım deme!'' Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutup bezi ona uzattım, ''Sana dokunmaktan zevk mi alıyorum sanıyorsun? iki haftadır bu evdesin nasıl yaşadıysan öyle devam et.''
Yüzüme bakmadan ellerini cama yasladı ''Herkes kendi penceresinden bakarken düşer derler.'' Sesindeki soğukluk bir an bile olsun geçmedi ama gözlerindeki acıyı gördüm. ''Şimdi çakımı geri ver.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amber (TAMAMLANDI)
Fiksi Remaja''Onun eve ilk geldiği günü hatırlıyorum, sırılsıklam olmuş saçları tüm yüzünü kaplıyordu. Minik bedeni mavi hastane elbisesi içerisinde daha da ufalmış gibiydi. Göz kapakları yarılandığında gri gözlerini gördüm. Sert yüz hatları yumuşayıp suratı...