BÖLÜM-5-

57 12 1
                                        

Fulton...

Victoria,yaptığı son karışımı da bir kenara koyduktan sonra ellerini beze sildi ve tam ciğerlerine rahat bir nefes çekecekken dışarıdan gelen bağırışmaları, feryatları duydu.Kalbi adeta göğüskafesine sığmaksızın atmaya başlamıştı.

Kapıyı açıp kasabanın merkezine doğru koşturdu hızlıca,oraya vardığında ise kadınların ,kocalarının veya oğullarının ölü bedenlerinin başlarında feryat figan ağladıklarını gördü.Etrafa biraz daha dikkatli bakınca da ömrü boyunca unutamayacağı acı dolu manzarayı gördü.

Annesi, babasının ölü bedenine sıkıca sarılmış,bir yandan ağlıyor bir yandan da kalkması için Tanrıya dua ediyordu.

Dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti bir an, ne onlara doğru bir adım atabiliyor nede kaçıp gidebiliyordu.Aldığı nefes ise ciğerlerini patlatırcasına icinde sıkışıp kalmıştı.Etraftaki bağırışmalar,ağlamalar,ağıtlar hepsi sanki çok uzaklardan geliyormuş gibiydi.Tam anlamıyla şok olmuştu.

Birkaç defa gözlerini açıp kapattı ve ciğerlerini boşaltarak yeni bir nefes çekti içine.Sonra koşturarak annesinin yanına gitti,babasının ölü bedeninin yanına çöktü ve gördükleriyle birkez daha şoka girdi.

Babasınon vücudunda herhangi bir yaralanma izi yoktu.Halbuki Fultonda nadir de olsa bazı zamanlarda yaşanan ve sonu ölümle biten kavgalardan biri sanmıştı ama bu,bu çok farklıydı.

Babasının yüzü dahil bütün derisi yeşilimsi iğrenç bir renge dönüşmüş ve üzerinde kabarcıklar oluşmaya başlamıştı bunların yanında ağzından, burnundan ve kulaklarından ince ince katranımsı bir sıvı sızıyordu.Bu korkunç bir görüntüydü.Hemen annesini uzaklastırdı biraz babasından ne olduğunu bilmiyordu çünkü.

Etraftaki bütün ölüler aynı haldeydi.Bir yandan olayları anlamlandırmaya çalışıyor bir yandanda annesini sakinleştirmeye çalışıyordu.

Birkaç saat sonra konseyin de emriyle bütün ölüleri Fultonun dışında koca bir çukur kazıp içine gömmüşlerdi.

Biraz geç oldu ama o koca göbekli moruklar bir işe yaradı sonunda diye düşündü Victoria .Henüz onbeş yaşındaydı ama buradakilerden daha iyi bir zekaya sahipti şüphesiz çünkü o bir dahiydi bunun farkındaydı.

Diğer ahmakların onu diğer çocuklar gibi farketmemelerinin ve sürmemelerinin tek sebebi ise annesiydi.Her nekadar kendisi gibi bir dahi olmasa da oda zeki sayılabilecek bir zekaya sahipti.En önemlisi ise çok uyanıktı ,bu sayede onu diğer çocuklar gibi sürülmekten kurtarmıştı.Gerçi kendisini bildi bileli hiç böyle bir olay yaşanmamıştı ama annesinin anlattığına göre kendisi doğmadan böyle olaylar sık sık yaşanıyormuş.

Kuzguni siyah saçlarını bir omzunda toplayıp,simsiyah gözlerini evlerindeki eskimiş koltukta yarı baygın yatan annesine çevirdi.Halâ olanları kabullenemiyordu zavallı.Kendisi ise kendisi çoktan durumu kabullenip olayın nedenlerini düşünüyordu.Doğasında vardı bu duygusuzluk karakteri,yapısı böyleydi elinden bişey gelmezdi.

Birden hareketlendi ve evden dışarı fırlayıp babasının son nefesini verdiği yere doğru koşturdu.Fultonun diğer ucundaki ve neredeyse sınırdaki tarlalarına vardı.Etraf tam anlamıyla mahvolmuştu.Sanki Tanrının cehennemi buradan geçmiş gibiydi ama tabiiki durumun böyle olmadığının bilincindeydi.

Babasını ve diğerlerini öldüren şey herne ise buradaki bütün canlıların ölümüne sebep olmuştu.Tarladaki otlardan tutunda yerdeki böceklere kadar herşey...Dahası sınırın bu ucundaki bütün tarlalar bu haldeydi anlayamıyordu bir türlü ama çözücekdi.

Bunu yapan yada buna sebep olan şey her ne ise bulup kendi elleriyle cezasını vericek,intikamını alıcaktı.

Gülmeye başladı...Duygusuz mu demişti az önce kendine, anlaşılan kendisinden özür dilemesi gerekliydi çünkü adı intikam da olsa bir duygu hissedebiliyordu.

İntikam..babası öldüğünde bile geçirdiği şoktan hemen sıyrılabilen kızın, içinde yaşayabilen tek duygu.

Ve kız bu duyguya ölünceye kadar sahip çıkacağına yemin etti.

DAHİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin