DAHİ

Bölüm 3

Üç çocuk bir yandan şakalaşarak bir yandanda kahkalar atarak ormanın derinliklerine doğru yürümeye devam ettiler.Dar bir patikaya saparak ağaçların sanki geçit vermezcesine sık yetiştiği bir yere vardılar.Lion onların neden bu kadar ulaşılması zor bir yer seçtiklerini düşündü.Ne de olsa peşlerinde kimse yoktu ve onları kimse aramaya da gelmezdi değil mi? zaten o aptal insanlar kendilerinden kurtulmak için ellerinden geleni yapmışlardı.Tam dönüp Chris'e soracakken ağaçların arasıdan zor seçilen mağaranın girişini farketti.

Mağaranın girişine doğru ilerlediler.Chris'in ağzını açmasıyla,kahverengi saçlı mavi gözlü sıska bir çocuğun onlara seslenmesi bir oldu.
-"hey Matt, yanınızdaki de kim öyle?"
Chris Matthew'e fırsat vermeden, yanlarına gelen Aland'a dönüp sırıtarak:
-"bu Lion yakın arkadaşım,Fulton'dan sürülen yeni talihlimiz"dedi.Aland mavi gözlerini belerterek:
-"Ah!Lion ,demek sensin ha!" dedi ve birden Liona sıkıca sarıldı.Lion bu çocuğun hem sözlerine hemde üzerine tam manasıyla atlamasına şaşırdı.
-"beni tanıyormuş gibi konuştun"dedi kuşkulu gözlerle.Chris gülerek Lion'un omzunu sıvazladı.
-"burada hepimiz senin adını çok iyi biliyoruz, benden sonra yaptıkların yada yapmaya çalıştıkların sayesinde burada birşeyler elde edebildik bu yüzden sana minnettarız." dedi.

Lion ne işler dönüyor burda der gibi karşısındaki çocuklara baktı.Matthew Lion'un sırtına elini koyarak ona yön verdi, mağaraya doğru yürümeye başladılar ve
-gel hadii birazdan anlarsın herşeyi"dedi.

Mağaraya ilk girdiklerinde herşey normaldi,küçük bomboş bir mağaraydı sadece.Mağaranın sonundaki duvarın önünde durduklarında Lion etrafına boş boş baktı.'Ne yani bunun için mi bu kadar yol yürüdük böyle bir mağarayı daha yakındada görmüştüm 'diye düşündü.Asıl unuttuğu şey arkadaşlarınında onun gibi bir dahi olmalarıydı.
Duvarın köşesine doğru yürüyen Aland'a dikkat kesildi.Sonra onun yerdeki taşları kaldırıp bir mekanizmayı çalıştırmasıyla önlerindeki duvar hareketlenerek açıldı.Lion gözlerini hayretle etrafta gezdirdi,ne beklediğini bilmiyordu ama gördüğü şeyler kesinlikle beklemediği şeylerdi.

Küçük meşalelerle aydınlatılmış uzun bir koridor karşılarındaydı.Yürümeye başladılar koridorun sağ ve sol tarafında aralıklarla kapıları olan dörder oda vardı ve koridorun sonundada diğerlerinden daha büyük bir kapıya sahip bir oda vardı.Etrafı dikkatlice incelerken hemen yanlarındaki sağdaki odadan biri sarışın renkli gözlü uzun boylu,diğeri kahverengi saçlı ve kahverengi gözlü minyon tipli iki kız çıktı.
Aland hemen kızlara dönüp:
-"Kızlar bu Lion"dedi.Sonra kahverengi saçlı kızı göstererek "bu Amy", aynı şekilde sarı saçlıyı göstererekte"bu da Jasmine" dedi.
Amy çekinikçe el salladı "merhaba Lion" dedi.Lionda gülümseyerek karşılık verdi.Jasmine "ben zaten tanıyorum"dedi ve gözlerindeki parıltıyla Lion'a sarıldı. Lion'da belli belirsiz ellerini sırtına götürdü ve sonra geri çekildi.Lion'un iyice kafası karışmıştı ve sinirlendiğini hissetti.
Durumu farkeden Matthew:
-"haydi salona geçelimde Lion'un kafasındaki soru işaretlerini kaldıralım "dedi.

Beraberce en soldaki odanın kapısına doğru gittiler.İçeri girdiklerinde onları geniş bir oda karşıladı.Odanın bir köşesinde yemek için kullanıldığı belli olan geniş ahşap dikdörtgen bir masa ve etrafında sandalyeler vardı.Diğer köşede bir şömine(tam anlamıyla şömine olduğu söylenemez)ve etrafında geniş yumuşak minderler vardı.Odanın duvarlarında yine küçük meşaleler,birkaç değişik süs eşyası ve bir dart tahtası vardı.Lion gülümsedi.

Amy onlara dönerek çekinikçe :
-"yemek hazırlamıştık onu getirelim Lion sen de açsındır galiba"dedi.Lion tam evet diye cevap verecekken Jasmine ondan önce atılıp:
-"Tabiki açtır Amy saçmalama,zaten iyice zayıflamış hadi gidip getirelim yemekleri"dedi.Lion sinirlenmişti bu kız kim oluyordu da kendisi adına kararlar veriyordu.