Episode Five

2.2K 221 100
                                    

--

Gerçeklik sadece bir yanılgıdan mı ibarettir? Bu sorunun cevabını uyandığımdan beri kendimde arıyordum. Gözlerimi sabah yatağımda açmıştım ve Sehun'dan geriye kalan tek iz yastığıma sinen kokusuydu. Hatta onun bile bir gerçek olduğundan tekrar tekrar koklayana kadar emin olamamıştım. Dün gece gözlerimin önünden hızlı bir şekilde geçerken, tek yaptığım kendime acımak olmuştu.

Onun beni kullanmasına izin veriyordum. O beni parçalamasına rağmen direnmiyordum. Burada en büyük suçlu belkide bendim. Çünkü her şeye rağmen gururumu ve cesaretimi toplayıp gidemiyordum.

Şimdiyse salonda oturmuş, sanki tablonun dışında kalmış biri gibi onu izliyordum. Chanyeol ve Baekhyun, mutfakta pasta yaparken Sehun masada oturmuş onları izliyordu... Daha doğrusu onu izliyordu.

Onlara sanki pencerenin arkasında bakıyordum... Acı çektiğimi kimse anlamıyordu. Sehun'a ulaşmak için her camı kırma girişiminde ise yaralanan ben oluyordum. Kırdığım parçalar bana saplanıyordu...

"Luhan, en sevdiğinden yapıyoruz!" Baekhyun'un tiz sesi kulaklarıma ulaştığında, bakışlarımı Sehun'dan çektim ve hafifçe gülümsedim.

"Sabırsızlanıyorum Baek. " Canlı tutmaya çalıştığım ses tonum, tüm çabalarıma rağmen yorgun çıkmıştı. Ancak arada hatırı sayılır bir mesafe olduğu için anlaşılması zordu.

Parmaklarımın ucuna kadar çektiğim kazağımla bir süre oynadım. Yerimden yavaşça kalkıp Sehun'un olduğu tarafa doğru yürüdüm. Onun yanına oturup oturmamakta kararsız kalsamda, yine gururumu çiğneyip onun karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Sehun? " Buna karşılık cevap vermeden kaşlarını kaldırmıştı. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum, açıkçası neden onunla konuşmuştum onu bile bilmiyordum. Sadece o an yapmak istediğim şeyi yapmıştım.

" Yemeği sürekli onlar yapıyor... Düşündüm ki, bugün de biz yapsak? " Ne söylediğime dair hiçbir fikrim yoktu. Sadece o an ağzıma geleni söylemiştim. Cevabını zaten biliyordum ama bu kadar ağır olmasını beklemiyordum.

"Dün gece yüzünden saçma hayallere kapılma. Seni öptüm, kabul ediyorum. Ve baştan aşağı pişmanım."

Masanın üzerinde ritim tutan parmaklarım, onun bu sözlerini duyduktan sonra adeta buz kesilmişti. Boğazım kurumuştu , ne diyeceğimi bilemeden öylece ona baktım. Kuru olan boğazımın aksine gözlerim fazlasıyla ıslaktı. Beni yakıp kavuran bir ıslaklık...

Masadan, titreyen bacaklarıma rağmen kalktım ve çıkış kapısına doğru ilerledim.Nefes almaya ihtiyacım vardı... Kapıyı açmamla beraber, soğuk hava dalgası beni karşılamıştı. Postallarımı giyip, iplerini bağlamadan karlı zemine bastım. Verandanın kenarında duran ahşap sandalyenin üzerini kaplayan karları temizleyip oturdum. Kış beni her zaman sakinleştirmişti...

Üzerime montumu almadığım için iliklerime kadar titriyordum ama aynı zamanda yanıyordum. Chanyeol böyle dışarıya çıktığım için bana çok kızacaktı, bunu biliyordum ama içimdeki yangını belki bu kar söndürürdü.

Akıtmamak için zor tuttuğum yaşlar firar ederken, kollarımı kendime sardım. Hergün üzülmek zorunda mıydım? Bunun cevabı sanırım evet çünkü her dakika acı vericiydi...Dışarıda ne kadar kaldım bilmiyorum ama dudaklarımı ve birçok uzvumu hissettediğime emindim. Hatta uykum bile gelmeye başlamıştı...

Sıcak nefesim, soğuk havada buhar oluştururken baygın gözlerle etrafıma baktım. Kar artık diz boyunu geçmişti. Küçükken Chanyeol ile beraber gizlice kürekleri alırdık ve evin önündeki karları temizlerdik. Babam hasta olacağımıza dair sürekli konuşma yapardı ve kürekleri elimizden alırdı. Ve ben her seferinde hasta olmama rağmen, Chanyeol'ün bünyesi hep güçlüydü... Bu hatıralar yüzümde hafif bir tebessüm oluşturmuştu.

BETRAYAL  |HUNHAN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin