"Ölmek istemiyorum, lütfen, ölmek istemiyorum."Çoğu insana göre sıradan bir pazartesi akşamıydı, güneşin batmasına sayılı dakikalar kalmıştı. İnsanlar işinden ya da okulundan dönmüş evinde dinleniyordu. Pazartesi'den herkes kuşkusuz nefret ederdi. Frank'in Pazartesi ile hiçbir zaman bir derdi olmamıştı, ama bu günden sonra Pazartesi onun da hayatında kötü bir yer alacaktı.
Gerard'ın saçlarını okşadı "Sakin ol güzelim. Bir kaç gün önce bana ölmek istediğini söyleyen sen değil miydin?"
"Ne kadar... güzel teselli ediyorsun..." Gerard hıçkırıyordu, Frank'in gözünden bir yaş damla süzüldü. İçinde tutmaya çalışıyordu ama birkaç kelime daha söylerse kendisinin de göz yaşları içinde boğulacağını biliyordu, ayrıca teselli etmekte iyi değildi. "Gerard, henüz kesin değil. Yanılmış olma ihtimalleri var." son kelimeyi söylerken sesi titremişti. Kendisine şaşırdı, dudakları ile beraber piercing'i titriyordu.
"Söylediğine inanmıyorsun değil mi Frankie?" Gerard'ın sesi daha sakin çıkmıştı, azıcık geriye çekilip kafasını eğdi ve Frank'in yüzüne baktı. Sağ elini oğlanın belinden çekip çenesine koydu, baş parmağı ile oğlanın yanağını hafifçe okşadı "Şu an ağlamak üzere olduğuna bahse girerim."
Frank dudaklarını birbirine bastırdı, Gerard onu bir defa daha kusursuz buldu. Onun kusursuz Frank'i... Tanıştıkları günü hatırlıyordu, 4 yıl önce yıl başına girecekleri gece, küçük bir parkta onca karın arasında soğuktan donarak oturuyordu, onca boş banklardan birine bile oturmamıştı. Frank onu orada bulmuştu, Gerard'ın evden kaçtığını öğrenmişti. Ona iyi olup olmadığını sorduğunda Gerard başını olumsuz anlamda sallamıştı, siyah saçlarındaki kar taneleri havaya uçuşmuştu. Frank onu bir kaç metre ötedeki evine davet etmişti. Frank yalnız yaşıyordu, tek arkadaşları sahip olduğu köpekleriydi.
O akşam birbirileriyle o kadar çok konuştular ki birbirilerini aylar boyunca tanıyan iki arkadaş gibi hissettiler. Yeni yıla beraber girdiler, girdiklerinden hemen sonra Gerard "Seni bir yıldır tanıyorum." diye salakça bir espri yaptı ve Frank onu ilk defa gülümserken gördü. Gülüşü tapılasıydı ve Frank'i Gerard'a bağlayan ilk şey oydu.
Şimdi ise Gerard'ın yüzünde gülümsemeden eser yoktu. Aylardır berbat hissediyordu, ciğerleri sıkışıp duruyordu, başı dönüyordu ve son birkaç gündür öksürmeye başlamıştı. Frank şüphelenip onu doktora götürmüştü ve şimdi doktorlar lanet olası haberi veriyorlardı.
Gerard birazdan röntgen çekimine gidecekti. Yumuşak ve pürüzsüz ellerini Frank'in dövmelerle kaplı güzel ellerinde gezdirdi.
Frank, Gerard'ın ıslak yanaklarına öpücükler kondurdu. Gerard'ın yanaklarında bir kasılma hissetti, güzel meleği gülümsüyordu.
"Ne olursa olsun Gerard," derin bir nefes aldı "seni bırakmayacağım.", dudaklarını meleğinin çenesinde gezdirdi ve Gerard'ın gülümsemesi hüzünlü bir hâl aldı.
"Gerard Arthur Way, akciğer röntgeni çekimi."
"Ah...geliyorum."
"İyi şanslar." Frank ona gülümsedi. Gerard içeri girip kapıyı kapattığında ona tiksintiyle bakan yaşlıları fark etti ama o an yaşlılar azıcık umurunda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cancer / Frerard
FanfictionFrank onu böyle görmeye dayanamıyordu. au: My Chemical Romance yok