[Yuta]
Bir sahil kenarındayım. Yalnız başıma ahşap bankta oturuyorum. Yaklaşık yirmi metre ileride pamuk şeker, dondurma satan adamlar var. Etrafta küçük çocuklar koşuşturup oyun oynuyor. Yerde birkaç tane güvercin var, simit kırıntılarını bitirmeye çalışıyorlar.
Sonra karşımdaki berrak denize bakıyorum. Gökyüzünde muhteşem derecede parlayan güneşin ışınları altında tertemiz ve masmavi görünüyor. Hatta dibindeki yosunlar ve deniz anaları bile seçilebilir.
Biraz daha ilerleyip kayalıklara oturmayı ve ayaklarımı suya sarkıtmayı düşünüyorum. Ama sonra vazgeçiyorum, çünkü kesinlikle bunu yapabilecek cesarete sahip değilim.
Bay Thomas'ın görüntüsü gözümün önüne geliyor. Bana iyi şanslar diliyor ve duman olup havaya karışıyor. Ne için şansa ihtiyacım var?
Bilinmezliklerden nefret ediyorum. Çünkü bu his beni sürekli merak içinde bırakıp huzursuzlaşmamı sağlıyor.
Ceketimin iç cebine saklamış olduğum sigara paketimi çıkarıyorum. Yalnız başıma olduğum için bu iyi bir fırsat, çünkü yurtta çocukların yanında içmemin yasak olduğunun farkındayım. Tanıdık kimsenin beni görmemesi umuduyla sigaramı yakıp dudaklarımın arasına yerleştiriyorum.
Başta içimi yakan dumanla birkaç kez öksürüyorum. Pek alışkın olduğum söylenemez, sadece bazı kaçamaklarda rahatlamak için içiyorum. Yanıma altı - yedi yaşlarında bir erkek çocuğu gelince sigaramı diğer elime alıp gizliyorum.
"Bir sorun mu var ufaklık?"
Gülümsüyor ve utanarak bir şeyler mırıldanıyor. "Ben dondurma alacaktım ama paramı kaybettim." başını eğdiğinde ne demek istediğini anlayıp cebimden biraz bozukluk çıkarıp ufaklığa veriyorum.
"Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim!" gözlerini kısarak güldüğünde, yanağına bir öpücük bırakıyorum ve saçlarını karıştırıyorum. Ardından yanımdan kalkıp dondurmacının yanına gittiğinde, sigaramın kalanını da bitirip izmariti bankın yanında bulunan çöp kutusuna hizalayıp atıyorum.
Yeniden beni bulan birkaç öksürükten sonra kaybolmasın diye cüzdanıma koyduğum kağıt parçasını çıkarıyorum. Kağıttaki yazıyı milyonuncu kez okuyup göz devirme isteğime engel olamıyorum.
Senin için bir şarkı olsaydım, nasıl bir melodi olurdu hayal et.
Sözler gerçekten çok güzel. Bir aşk şarkısından alıntı olduğu da belli. Benden bir şarkı yazmamı veya o tarz bir şey yapmamı mı istiyorlar? Sanırım bunu yapacağım.
Ancak yanımda yazı yazabileceğim hiçbir araç olmadığı için ne yapacağımı kestirmeye çalışıyorum. Gezmeye gelmiş etraftaki insanlardan ve küçük çocuklardan kalem kağıt bulamayacağımdan dolayı, sahilin karşısındaki caddede bulunan kırtasiye dükkanına giriyorum.
"Merhaba!"
"Hoşgeldiniz!" sarışın güzel bir kız beni karşıladığında istemsizce gülümsüyorum.
"Küçük bir not defteri ile kalem alabilir miyim?" ikisinden de seçip bana uzatıyor. "Buyurun. 1192,83 Won.* Yine bekleriz!"
*3 TL
Elimdeki parayı uzatıyorum. "İyi günler." dükkandan ayrılıp, yeniden yolun karşısına geçip sahil kenarına gidiyorum. Biraz önceki oturduğum bankın dolu olduğunu görünce yere oturup bağdaş kuruyorum.
Elimdeki şarkı sözlerinin devamını getiriyorum;
Dondurmanın üstüne hafifçe kahve serptim
Beni anında esir aldı bu his
Yavaş yavaş eridiğinde ise bana hükmetmeye başlıyor
Sonunda gerçekten ne istediğimi biliyorum
Bölüm sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gold | nct
Teen Fiction❝senin için bir şarkı olsaydım, nasıl bir melodim olurdu hayal et.❞ •° 10.07.2016 @Chaeold ile dostluğumuzun birinci yıldönümü şerefine.