3┃değerli jaehyun'a,

826 90 12
                                    

[Jaehyun]

Bir konferans salonundayım. İçerisi devasa büyüklükte ve bin dinleyici alabilecek kapasitede. Etrafta takım elbiseli beyefendiler ve şık giyimli hanımefendiler dolaşıyor. Buralı olmadığım bariz bir şekilde ortada, çünkü aralarındaki en genç benim.

Dikkat çekmemek için en arka sıradan bir koltuğa oturuyorum. Merkezden ne kadar uzak, o kadar iyi. Sunucu olduğunu tahmin ettiğim sarışın bir adam sahneye çıkıp eline mikrofon alıyor ve konuşmaya başlıyor.

"Sevgili baylar ve bayanlar, hepiniz sempozyumumuza hoş geldiniz!" ardından salondan büyük bir alkış ve tezahüratlar kopuyor. Sessizlik sağlandığında, konuşmacılar isimleri çağrılarak teker teker sahneye çıkıp kendileri için özel ayrılmış olan masalarına oturuyorlar.

Baştan sona tüm konuşmacıları sayıyorum, on altı kişi. Sayıları bayağı fazla. Her konuşmacının yirmi dakika konuşacağını bildiğim için burada ne kadar süre duracağımı hesaplıyorum. Araya giren kahve molaları ve kokteylleri de sayarsak tam sekiz saat buradayım.

Yalnız ciddi anlamda neden burada olduğum hakkında bir fikrim yok. Görevliler tarafından şirketten çıkarılıp arabayla buraya getiriliyorum ve zenginlerin takıldığı bu binaya bırakılıyorum. Başta ortalıkta boş boş dolanıp insanları inceliyorum.

Kokteyl için masaları hazırlayan garsonlar, her yerin mükemmel görünmesi için uğraşan temizlikçiler, sahne provası yapan sunucular ve çok daha fazlası. Ortalıkta büyük bir kargaşa var. Rastgele birinin yanına gidip bunun ne sempozyumu olduğunu soruyorum ve bir yabancıysan burada ne işin var cevabını alıyorum.

Bir şeyler olmasını beklerken yapılan anonsla birlikte kalabalığın peşine takılıp ben de salona giriyorum. Daha önceden de dediğim gibi en arka ve göze batmayan koltuklardan birinde yerimi alıyorum.

Arkadaşlarımın nerede olduklarını ve ne ile karşı karşıya olduklarını da düşünmeden edemiyorum. Bizleri bu mekanlara bırakırken herhangi bir kura çekilmiş veya o tarz bir şey yapılmış mıydı acaba?

Kafamı toplamam gerekiyor. Uyumaya karar veriyorum. Sonuçta konusunu bile bilmediğim bir sempozyumdayım ve sekiz saat boyunca bunu dinleyecek biri değilim. Ki dinlersem, bittiği zaman baş ağrısından ayakta duramayacağımı da gayet iyi biliyorum.

Başımı arkadaki koltuğa yaslayıp gözlerimi yumuyorum, umarım kokteyli kaçırmam.

*

Yanımdaki gözlüklü yaşlı beyefendi tarafından nazikçe dürtüldüğümde uyanıyorum. Bana yaklaşıp kulağıma bir şeyler fısıldıyor. "Ara verildi, bizimle gel ve kokteyle katıl. Akşama kadar çok acıkırsın yoksa."

Uyarısının ardından minnetlerimi sunup yerimden kalkıyorum ve salondan çıkıyorum. Girişteki gördüğüm kokteyl masalarından boş olan bir tanesine gidiyorum ve çeşit çeşit kurabiyelerin tadına bakmaya başlıyorum, gerçekten çok lezzetliler.

Avucuma da birkaç tane doldurduktan sonra masadan sessizce ayrılıyorum. Şirkette her istediğimizi yememize izin vermedikleri için bunu yapmam gayet doğal. Ağzımdaki lokmaları çiğneyerek binadan çıkıyorum ve merdivenlere oturuyorum. İçerisi bana göre fazla sıkıcı.

Akşam olduğu için hava biraz esiyor ama yine de fazla üşümüyorum. Önceki gece bana verilen kağıt parçasını kaybettiğim için üzerinde ne yazdığını hatırlamaya çalışıyorum.

Şey diyordu; Senin için bir şarkı olsaydım,nasıl bir melodi olurdu hayal et. Anlaşıldığı üzere bu bir aşk şarkısı olmalıydı.

Görevliler beni bıraktıkları sırada kendi aralarında konuşurken kulak misafiri olduğum için şarkı sözlerinin devamını getirmem gerektiğini biliyorum. Yanımda hiçbir şey getirmedim ve şu an bir kalem ile kağıda ihtiyacım var.

Merdivenden kalkıp birkaç adım ileride yalnız başına sigara içen adamı görüp yanına gidiyorum. "Affedersiniz."

Dönüp bana bakıyor. "Buyurun."

"Yanınızda kalem ve kağıt bulunuyor mu acaba?"

Ceketinin iç ceplerini yokluyor ve avuç içi büyüklüğünde bir not kağıdı ile tükenmez kalemi elime sıkıştırıyor. "Teşekkür ederim, bayım."

"Rica ederim, delikanlı." yanından ayrılıp biraz önceki kalktığım merdivenlere geri oturuyorum ve işe başlıyorum;

Beyaz kanatlarımla sanki bulutların üstündeymişim gibi başım dönüyor

Böyle saf duygularım, sadece seni seviyorum

Ay sararmaya başlayıp büyüdüğünde biz de tamamlanmış oluruz

Bölüm sonu

Bölüm sonu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
gold | nctHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin