• I can't even 0.4 •

1K 148 36
                                    


••

O günden sonra hiçbir şey olmamışcasına devam etmiştik.

Bana kendini anlatıyordu.

Başından geçenleri, önemli diyebileceğiniz sırları.

Yadırgamıyordum.

Teselli de vermiyordum.

Asla tesellileri samimi bulan biri olmamıştım zaten.

Saatlerce o bankta oturur ve gökyüzündeki sahte maviyi kaplayan turunculuğun kendini geceye teslim etmesini beklerdik.

Beklerken bir paket sigara biter, diğeri yarısına gelirdi.

Bazen de şarkı söylerdi.

Eşlik etmediğim zamanlarda omzumu dürter ve gözlerime bakarak gülümserdi.

Size içimdeki canavar ve küçük çocuktan bahsetmiştim değil mi?

İşte onun yanındayken, küçük çocuk canavarımı yenebiliyordu.

Bazen hiç konuşmadan boşluğu izlesek bile, etrafımızda dolanan hisler sürekli birbirine giriyor ve "hisset!"diye bağırıyordu.

O bana her güldüğünde, gökyüzüne yeni bir yıldız yerleşiyor gibi oluyordu.

Ya da benim gökyüzüme.

Hoseok,

Adı dilimin ucuna düştüğünde bile içimi titretir olmuştu.

Ona ihtiyaç duyduğumu belli edemeyecek kadar korkak ve kafamda dönenleri açığa dökebilecek kadar cesaretliydim her zaman.

Tezattım.

Tezattık.

O benim aksime, içindeki küçük ve saf çocuğu yaşatmıştı.

Canavarını kilitlemiş ve canavarı olan birine gelmişti.

Beni bulduğu için minnettardım.

Öyle kalmayı diliyordum.

Hayatıma giren diğer insanların aksine yıldız gülüşlünün çıkıp gitme ihtimalini aklıma bile düşürmüyordum.

Salaktım.

Acizdim.

Yetersiz ve işe yaramazdım.

Kötü ve haddinden fazla iyiydim.

Masumdum.

Değildim.

Ve o tüm belirsizliklerime öyle güzel yerleşiyordu ki, bazen arafta kalmış bir ruh olduğumu unutup cennette bir hamakta tütünümü akciğerlerimle seviştirdiğimi hissediyordum.

Ona doğru düzgün dokunmamıştım bile,

Ama hissediyordum.

Hep hissetmeyi dilerdim.

Lurk • HopekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin