M.Ş. -3- BÖLÜM

174 9 2
                                    


"Hiç bir şey bilmiyorsa öldürün gitsin o zaman"

Bir an vücudum buz kestiğini hissetim haraket edemedim ölüme sadece bir kaç saniyem vardı ve Azrail bana göz kırpıyordu ölümle bu kadar burun buruna gelmemle daha çok hissizleştim  birisi gelip arkamdan itmesiyle yüzümün bembeyaz olduğuna yemin edebilirdim en son bu hissi annem ve babam öldüklerinde kendimle hissetiğim şeyle aynıydı "ÖLÜM."

Benim için ölmek pek fazla birşe ifade etmiyor nasıl olsa kimim var ki bir kız kardeşim vardı başka...

Diyelim ki öldüm. Geride bırakacak neyim var?Birkaç kitap, birkaç yazılı defter.. Sonra? Sonrası, sessizlik. Ve boşa giden umutlar.

Mert ve gamze hariç pek de yakın arkadaşım yoktu.

Kendimi fazla kız gibi göstermeyi bırakıp normal erkek gibi konuşmayı denedim ama tam ağzımı açıyordum ki birden silahın kopçasının sesiyle telaşla kafamı o tarafa çevirdiğimde alçak levent elinde silahı kafama tuttuğunu gördüm.

Gözlerimde yaş akmamak için direnirken babamın bana öğrettiği söz aklıma geldi.

"Düşmanın karşındayken sakın zayıf düşme, daha çok güçlü olduğunu göster inanki oda bir insandır kızım" derdi.

Sakin ve çevik olmaya özen göstererek kafamı Murat'a  çevirdim, konuşmak için derin bir nefes aldım ki gitmek için hareketlendiğini gördüm o anda hemen konuşmaya başladım..

Ama nafile o çoktan hızlıca o çevik vücuduyla yürümeye başlamıştı arkasından seslenmeye çalıştım ama o yürümeye devam etti artık ölüm korkusundan ağlıyacaktım ve ivşa olacaktım o zaman kesin ölürdüm zaten.

"Öldürmeyin beni suçsuzum" dememle devam ettim. "yeni başladım işe şoförlük için beni duyuyormusun lütfen öldürmesinler" dedim çaresizce oğuz beye baktım elim ayağım titremesinden doğru düzgün konuşamıyorum bile.

Oğuz bey şok olmuşluğu yüzünden belli olsada  benim şoför olacağımı tahmin etmiyorlar sanırım  her ne yapmışlarsa beni çoktan düşman bellemişlerdi.

Kafamdaki silahın ağır ağır çekilişini hissetmemle silahın kopçasının 'tık' diye kapanmasını duymamla herhalde silah çok ses olur diye pıçak veya boğarak öldüreceklerdi diye düşünmeden edemedim.

ben daha merti arayıp bulduğu bu iş için teşekür edecektim artık rüyasında felan söylerim öldükten sonra tabikide ve oğuz  telefonla konuştuğunu şimdi fark ettim.

Sıkıntıyla alnını ovuşturuyordu çimlerde ayaklarımın yara bere olmasına önemsemeden ona döndüm telefondan bir kaç kelime duyabilmiştim.

"iyi serbest bırak ama peşine adam tak" evet aynen telefondan bunları duymuştum bu adamdı benim az daha ölmeme sahip olacak adamdı "Azrail" diye fısıldadım gerçekten de Azraildi.

Levent söylediğim fısıltıyı dumuş olmalıki ayağıyla belimi sertçe ittirdi. Hayvan adam ayak dirseklerimin üstünde olduğum için ittiğinde öne doğru düşmem bir oldu.

Arkamdan güldüğünü duymamla ağlama isteğim daha çok çovaldı sabrımı sınıyor olmalıki böyle yapıyor derin bir nefes alıp tekrar deminki gibi ayak dirseklerimin üzerine oturdum bişede yapamıyordum ki sinirle ayağa kalkacağım sırada silahı tekrar havaya kaldırıp bana doğrultmasıyla geri kaçmam bir oldu patronuna laf söyledim diye beni öldürecekti resmen yanlışlıkla bile silah ateşlense beynime girer ve orada can verirdim kimsenin haberi bile olmazı kim vurduya giderdim artık.

Mert ve gamze bir süre beni arar sonra unuturlardı hayat böyleydi birisinin canını almak bu kadar kolaymış demek ki ellerimi sakin olması için kaldırdım oda silahı indirmesiyle derin bir nefes aldığımda oğuz bey konuştu

MAFYA'NIN ŞOFÖRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin