Bazen ormandan getirdiği çam sakızlarını verirdi bana. Sevmezdim ama sırf babam getirdi diye ağzımda bir o yana bir bu yana yuvarlar dururdum. Babam daldığı bir vakit tükürürdüm göremeyeceği bir kuytuya .
Ben bugün çocukluğumu sahiplenmeye geldim...***
Bayramları yeni kıyafetler alan bir çocuk olmadım . Arefe günü kına yakardık avuçlarımıza nede hoş görünürdü gözüme. Picasso'nun resim sergisi gibi olurdu avuçlarımız. Kıyafetlerimize gelince de yırtık falan olunca yama yapardı arefe gecesi annemiz , ablamız. Küçümseme sakın ! Bunu bütün sene yırtık giydiğim elbiseler senede sadece iki kez kutladı bu zaferi. Kurban ve Ramazan Bayramı...
***
İki üç yıl geceleri görünmediğime inandım. İşte evi dışarıdan çizip içinde olan biteni resmettiğim yıllar kadar saftımda. Ben o yıllarda resim çizmeyi ders çalışmak bilen çocukluğumu Diyarbakır'dan götürmeye geldim.
***
Soy ağacımı çizemedim ben. Ödevlerim hep yarım kaldı benim. Dokuz yaşında ki bir çocuğa soy ağacı çiz denir mi? Bir çocuk mezarlığı çizmeyi nerden bilsin?
***
Ben annemin kokusunu bir kavanoza hapsettim. Ve yıllarca açmadım sırf kaçmasın diye büyüsü . Hem belki geri gelirler diye uyumadım. Geceleri hep yol gözleyen yetimhanenin biricik pencere gülü oldum ben.
Benim annem menekşe kokardı.Babamsa HUZUR...
Ben yükü kendinden ağır bir yaralı hamal çocuğunun hayalindeki akülü arabadan başkası değilim olamamda !***
Buradan bal kaymakla kahvaltı yapanlara selam olsun. Bizim sofranın tadı başkaydı. Kahvaltıda ya zeytin yerdik yada peynir. Peynir yediğimiz gün zeytin yiyemezdik. Bazen seçim yaptığımız günleri özlediğimizde olurdu.
Ben çocukluğuma Diyarbakır kadar büyük şekerler getirdim. Bugün çocukluğumu yıllar önce annemle babamı uğurladığım memleketten alıp gitmeye geldim.***
Öyle zengin bir gardrobum yoktu. Biz kıyafetlerimizi sepetlere doldururdu. Dolduramazdık gerçi. Annem haftada bir yıkardı elbiselerimizi. Kıyafetler kuruyuncaya kadar yarı çıplak kalırdık.
Ben yüreği yamalı bir kadının kocasının tabutuna feryadının bir notasından başkası değilim , olamamda !***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzsuz HUZUR
RandomŞu susmak bilmeyen küfürler,silah şarjörlerinin mahsum insanların kafalarında, bedenlerinde boşaldığı iğrenç feryat sesi,dökülen kanların şırıltısı, minnacık elleri ayakları bedenlerinden ayrılan meleklerin duaları,yıkılan evler, kırılan camlar, pi...