Şu susmak bilmeyen küfürler,silah şarjörlerinin mahsum insanların kafalarında, bedenlerinde boşaldığı iğrenç feryat sesi,dökülen kanların şırıltısı, minnacık elleri ayakları bedenlerinden ayrılan meleklerin duaları,yıkılan evler, kırılan camlar, pimi çekilmiş el bombaları...
Bunlar ninni oldu kulaklarıma senelerce. Belki de bundan uyuyordu annemle babam uyanamadılar gecelerce...Bende uyuyordum fakat ninni değildi beni uyutan. Zaten annemde yoktu benim. Ben pimi çekilmiş el bombalarının dizinde uyudum. Ben çok çabuk vedalaştım annemle babamla.
***
Sokaklar büyüttü beni.
Ama sokaklar annem "gibi" bile olamıyor ki...
Üşüyence örtmüyor üstümü. Galiba bir tek kar yağınca o örterdi üstümü. Gerçi ben bilmem anne sıcaklığını. Düşünürüm annemde bu kadar sıcak mıydı?
***Sesim çıkmıyor benim silah sesleri çınlıyor kulaklarımda. Ben sobasında çay demlediğimiz evimizi özledim...Artık o sobada dünyaları yaksalarda beni ısıtamaz ki!
***Su geçirmeyen ayakkabım olmadı benim çocukken yada böyle güneş kadar olmasa da bir soba sıcaklığında bir montumda olmadı. Şimdi bu montlar bu botlar mı beni teselli edecek ,onlar mı verecek çocukluğumu geri?
Ben bu gün Diyarbakır'a yıllar önce elini bıraktığımda kaybettiğim çocukluğumu almaya geldim!
***Severdim su kanallarında yüzmeyi. Yıllarca ölümü göze alarak eğlenmeyi tercih ederdik. Peki kim verdi seneler sonra şu geberesi hüznün adresini?
İşte bunun için çocukluğumu sokaklarından bir bir toplayıp gitmeye geldim.
***Sabahları erkenden uyanmam için bir sebep yok artık. Yok işte zil seslerini kulaklarıma lanetlediğim okulum. Zaten beni okula bırakacak bir annem ,okul çıkışı okuldan alıcak bir babamda yok artık...
Sene sonu olunca vermezdik kitaplarımızı okula , geri dönüşüm falan bunlardan daha uzun boylu bir kış vardı önümüzde. Eğer kitaplar gitseydi bir iki ay soğuk geçerdi kış bizde yada ekmek yapamazdı annemiz aç kalmayı göze alamazdık bizde göndermezdik kitapları geri dönüşüme.
***Oldum olası korkmuşumdur gök gürültüsünden ve hiç saran olmadı o gece beni. Bir karnımın gurultusu birde gök gürültüsü ...Ben ilk ninnimi onlardan dinledim ama gök gürültüsünden baba olmuyor ki...
Ben geceleri masal dinleyerek uyuyamayanlardan da olamadım hiç ..Ne annem nede babam okuma yazma bilmezdi. Ama sesi yeterdi,sıcaklığı, varlığı, yokluğu...O herşeye yeterdi de bir ömür yetmedi!
***Giderken ordan usulca ayaklarıma batan camlara aldırış edemedim. Çünkü ben sessiz gitmek zorundaydım.İz bırakmadan, yalnız, arkasına bile bakmadan, omuzlarına bir dünya derdi takıp sürükleyerek gittim. Meytimin silah seslerinde dans etmesine müsaade etmedim ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzsuz HUZUR
AcakŞu susmak bilmeyen küfürler,silah şarjörlerinin mahsum insanların kafalarında, bedenlerinde boşaldığı iğrenç feryat sesi,dökülen kanların şırıltısı, minnacık elleri ayakları bedenlerinden ayrılan meleklerin duaları,yıkılan evler, kırılan camlar, pi...