Ben Diyarbakır'ı yalnız bırakmaya geldim.Ben koca çocukluğumu ulu çınarlar altında gölgelenirken uyuyan güzel Diyarbakır'dan ayırmaya geldim.Gözlerinde büyüttüğüm kahkahalarımın kınalı avuçlarımda toz olduğu yılların hesabını sormaya geldim. Ben Diyarbakır'dan çocukluğumu alamya geldim.
İlk oniki yaşımda pasta yedim. Bizim bayramlar gelmeden susamlı pekmezli ekmekler yapılırdı. Bildiğimiz tek tatlı buydu.Bayramada gelecek misafirlere ikram edilirdi. Biri gelse de şu nefis ekmekler saklandığı yerden çıksa 'arda kalan olunca babam bizimde yememize müsaade ederdi' biri gelse diye dua ederdim.
Hiç unutmam köyün muhtarı geldiğinde annem nefis ekmeklerinden ikram etmişti.Muhtar emmi de hepsini bir lokmada yalayıp yutmuştu.Babamla annem muhtar emmiyi uğurlamak için kapıya gittiklerinde yerdeki kırıntıları toplamıştım.Tam da o sırada babama yakalanmıştım.Anneme bütün ekmekleri getirmesini istemişti.Yanında da bir kase yoğurtla hepsini bitirivermiştik babamla.Daha bayramın ilk günü misafir gelince ikram edeceğimiz hiç bir şey kalmadı.Tabi şimdiki gibi bayram şekeri de yok bizim oralarda sadece varlıklı olanlar şeker alırdı. Hemen toparlanıp ev gezmeye başladık.Bugün anlıyorum ki gelecek misafirlere mahçup olmayalım diye biz ziyarete gittik .
Canım babam Allah cennetindeki bütün meyveleri sana ikram etsin.Bide yüreğin kadar kocaman pekmezli susamlı ekmekler getirsin sana mutluluğu kanatlarında yuva kurmuş melekler ve kızın gelsin aklına...
Ben el freni patlamış bir kamyoncunun yüzündeki korkudan başka bir şey değilim , olamamda!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzsuz HUZUR
RandomŞu susmak bilmeyen küfürler,silah şarjörlerinin mahsum insanların kafalarında, bedenlerinde boşaldığı iğrenç feryat sesi,dökülen kanların şırıltısı, minnacık elleri ayakları bedenlerinden ayrılan meleklerin duaları,yıkılan evler, kırılan camlar, pi...