^KEYİFLİ OKUMALAR...^
Soğumuş kahvemden bir yudum daha aldım. Sıcak veya soğuk olması fark etmiyordu, her hali sakinleşmem ve gevşemem için yeterliydi.
Kapının yumuşak bir şekilde tıklatılmasıyla kafamı dosyamdan kaldırdım " gel " sesini duyunca kapı açıldı ve içeriye takım elbiseli bir adet Tarık girdi. Elindeki dosyaları masamın karşısından bana attı. Masaya düşen dosyalara anlamsızca baktım. Hemen karşımdaki iki deri koltuğun tekli olanına oturdu.
"senden nefret ediyorum." Dedi yapay bir sinirle
"anladım ben senin derdini."
"neden şu lanet şeyleri giymem gerekiyor. Kot pantolonlarımın nesi var?"
"çok güzeller fakat resmi değiller.
" ne var bunda?"
Abartılı bir şekilde güz devirdim. Attığı dosyalardan üstte olanını aldım ve okumaya başladım.
"başvuru dosyaları demek ha."
"evet."
Verdiği öz geçmişi iliştirilmiş fotoğrafı ve onun hakkında Tarık'ın özel adamları sayesinde yaptığı araştırmaları okudum. İyi bir üniversite, güzel bir geçmiş, zekice yapılmış yatırımlar. Fotoğrafı elime aldım ve incelemeye başladım. Esmer bir ten kısa kesilmiş saçlar, ciddi bir duruş... Garip bir şekilde rahatsızlık uyandırmıştı. Resmi aldığım gibi dosyanın içine koydum ve dosyayı masanın diğer ucuna iteledim. Bu sefer dağınık haldeki diğer dosyayı aldım ve incelemeye başladım. İlginç bazı ortak noktalar vardı. Aynı üniversitede okumuştuk. Mezun olduğu sene benim olduğum seneden bir sene önceydi. Hakkında yapılan araştırmalar şaşırtıcı derecede yalındı. Normal şartlarda yapılan araştırmalarda her türlü bilgi yazılı olurdu fakat bu adam hakkında yapılan araştırma birkaç paragraf ötesine gidememişti. Fotoğrafı elime aldım.
Hani bazen bir insan hakkında oluşan düşünceleriniz şaşırtıcı bir biçimde hemen oluşur ya, elimde tuttuğum adam hakkındaki düşüncelerim de hemen oluşmuştu. Kumral teni hafif iri kahverengi gözleri çok uzun olmamak kaydıyla hafif uzun dalgalı saçları... İçimi ısıtan bir şey vardı. Daha önce karşılaşıp karşılaşmadığımdan emin olmak için suratını baştan sona defalarca analiz ettim fakat yoktu beynimin en ücra köşelerinde bile onunla ilgili bir kırıntı yoktu.
Atladığım isim ve onun gibi kişisel bilgilere geri döndüm ve adına göz gezdirdim.
' Eymen SÖNMEZ.'
Sağ elimin başparmağıyla dosyayı işaret ettim. Telefonuna kafasını gömmüştü parmağımın masada çıkardığı sesle kafasını kaldırdı ve dosyaya baktı.
"Eymen Beyle görüşmek istiyorum. Diğerlerine olmadığını söylersin."
"En erken yarın bir buluşma ayarlanabilir bugün çok yoğunuz."
Olur, manasında kafamı salladım. Sabah kahvaltısını erken yapmanın verdiği açlık hissi midemde baş gösteriyordu. Dünyadaki en iyi arkadaşım, sanki kafamdan geçenleri anlamış gibi söylenmeye başladı.
"Açlıktan ölüyorum, yemeğe çıkalım artık" gülümseyip hiç ikiletmeden koltuğumdan kalktım. Giydiğim elbisenin etek kısmı kırışmıştı. Bacaklarım oturmaktan ağrımıştı ve makyajım hafif bir biçimde kalmıştı. Askılıktaki çantamı aldım ve "bekle biraz" diyerek lavaboma yöneldim. İş harici makyaj yapmaktan hoşlanan bir insan değildim. Çok makyaj malzemem yoktu zaten kahverengi mat ruju dudaklarıma biraz yedirdim. Kaşlarımı düzeltip çıkacağım sırada sağ yanağıma bir kirpiğin düştüğünü fark ettim.