Zaman sadece kendini tekrar ediyordu. Sahip olduğu tek özellik bu olmalıydı...
Henüz birkaç soluk mesafesinde yaşadığım olayı yine aynı yerde aynı konumda yaşıyordum. Yeni bir yumruk atarken sağ tarafıma atkuyruğu yaptığım kızılı andıran kahverengi saçlarım döküldü. İnce bir çizgi halini almış dudaklarını bastırıp inlemesine engel olurken hemen karşısına kaldırma zahmetine girmeden ayaklarını sürdürerek bir sandalye getirdim. Sandalyeyi çevirdim ve bacaklarımı ayırarak ters bir şekilde oturdum. Ellerimi çenemin altına aynı zamanda sandalyenin üstüne yasladım.
Yere düşen sandalyesini kaldıran adama bir baş hareketiyle geri çekilmesini ima ettim. Sandalyeyi düzeltti ve eğilerek selam verdikten sonra hemen gözümün önünden kayboldu. Engin pisliği cesur görünmeye çabalayarak suratıma baktı.
Yaraları hala kapanmamıştı çok büyük ihtimalle canı çok yanıyordu. Gerçek bir doktordan yardım almak istemişlerdi fakat izin vermemiştim bu iğrenç depoda narkoz bile verilmeden önce kurşunu çıkartmışlardı daha sonra yarayı dikmişlerdi.
Gözlerinin altı morarmıştı ve yavaş yavaş eriyen vücudu yüzünden gözleri dışarı fırlamış gözüküyordu. Buraya ilk geldiği zamanki sağlıklı görüntüsü yoktu.
Benden çekiniyordu. Bunu o sefil suratından, gözlerinin odağının beni bulamamasından ve daha da beteri ayağa her kalkışımda istemsizce gerilen vücudundan çok rahat anlayabiliyordum.
"İyi gözüküyorsun." Dedim kullanabildiğim bütün alaycı tonumla. Sesim birazda olsa neşeli gelmişti kulağa
"İyiyim çünkü."
" Demek normal hayatında da köpek muamelesi görüyorsun ha?"
Söylediğim şeyi beklemiyormuş görünüyordu.
"İsim vermeyeceğimi biliyorsun değil mi?"
"Bak anlamadığın şey şu sen burada sürünerek gebereceksin fakat korumaya çalıştığın adamların ruhu bile duymayacak. Senden geriye bir cesedinin kalacağını falan düşünüyorsan cidden aptalsındır."
Beni gördüğü zamanlarda olduğu gibi sanki elektrik veriliyormuşçasına vücudu kısa bir anlığına titredi.
Korku iyiydi. Korku, senin haddini ve karşındakinin büyüklüğünü hatırlatırdı. Tepkisine karşı yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.
Ellerimi çenemin altından çektim ve sanki çok ilginç bir şey varmış gibi sağ elimin tırnaklarını incelemeye başladım. Nefes alışverişleri koca depoda duyulan tek şeydi.
"Cesedine ne yapmak istediğimi henüz bulamadım kabul etmeliyim."
Biraz daha hızlı nefes alıp vermeye başladı.
"Belki bir dağın tepesine götürür bırakırız. Bilirsin yüksek bir yere, bu sayede yırtıcıların bulması kolay olur."
Birkaç saniye yine nefesini dinledim gözlerinde canlandırmaya çalışıyor gibiydi sanki. Başarılı olacağımı umuyordum.
"Yada kimyager bir arkadaşım var ondan seni eritmesini isteyebilirim. Kimyasal şeylere ulaşması zor olmaz sonra da sifonu falan çekeriz üstüne."
"Koku yapar."
Dedi güçlü olmaya çalışıyordu fakat korkuyordu. Bunu biliyordum.