6.BÖLÜM ŞATO

34 5 0
                                    

(Multimedia Eylem değil.)

Ünlü seri katillere, cinayetleri neden işlemeye devam ettiklerini sorduklarında verdikleri hep standart bir cevap vardır " Çünkü Tanrı gibi hissediyordum." Hatta bazıları o kadar ileriye gidiyordu ki Tanrı olduklarını iddia ediyorlardı. Karşımda ayakta bile duramayacak adamın yüzüne acımasızlıkla bakıyordum. Ruhumun 'beden' adı verilen şatafatlı kıyafetin fermuarını açıp başka bir bedene girdiğini hissediyordum. Mesela elinde silah yerine sopa olan ve kadınların en büyük zaaflarını kullanan Ted Bundy*'nin yakışıklı bedenine girip fermuarını çektiğini hissediyordum. Kısa süre zarfında onlarca kişinin bedenine girdim fakat kendimi en çok Bundy ve Lecter*' a yakın hissettim. Lecter'ın onu önce vurmam daha sonra ise bana dokunduğu o ellerinden güzel bir çorba yapmamı söylediği fikri sarhoş beynime inanılmaz derecede mantıklı geliyordu.

Dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldı.

Gözlerinden akan yaşlar hayattan aldığım bütün tatmin edici zevkleri toz bulutuna çevirip uzayın sonsuz boşluğuna yolluyordu. Karşımdakinin bir an için infazını bekleyen Ekrem, Engin veya şuan adlarını henüz bilmediğim insanlar olduğunu düşündüm. Karşımda duran adamın yakasından hızlıca tuttum ve bar tezgahına kafasını yasladım. Tek bir hareketimde ölmekten beter olacağını fark eden bar kuşları, ne tepki vereceğini şaşırmışcasına önce çığlık atıyor sonra bir anda ölüm sessizliğine bürünüyordu. Tetiği çekip adamın tam iki kaşının arasına dayadım.

Barın duvarında bulunan metal yüzeyden elinde sopayla sessizce arkamdan gelen adama aniden döndüm ve beni bile korkutan bir sesle konuştum.

" eğer o sopa bir milim daha oynarsa önce seni sonra hepinizi öldürürüm."

Dedim. Sarhoş kafası bunun ciddi bir tehdit olduğunu fark edince hemen geri çekildi.

"GERİ ÇEKİLİN!"

Diye bağırmamla birlikte barın koruması olan adamın bana en yakın duran insan olduğunu fark ettim. Elindeki silah bana dönüktü ve sadece birkaç saniye sonra beni indirecekti. Abartılı bir kahkaha attım daha sonraysa gözlerimi kısarak konuşmaya başladım.

" Pardon, sizin kadına olan saygınızı unutmuşum bir an."

"Sana bir şey yapmadı."

" Çünkü fırsat vermedim. Eğer verseydim bu bardan kendim olarak çıkamazdım. "

" Sonuç olarak sana zarar VER-ME-Dİ!"

" Aman ne büyük başarı. BANA ZARAR VERMEYE NİYETLENDİ!"

Bana silah doğrultan adamın hemen arkasından bir 'klik' sesi duydum. Gözlerimi kısarak karanlığa kaçan boşluğa doğru baktım. Korumadan daha uzun olan boyu ve gerçekten korkudan titremeye sebep olacak kadar soğuk sesi onu hemen tanımamı sağladı.

" O şerefsiz ona dokundu!"

Elindeki silahı korumanın başına dayamıştı. Bir zincir oluşmuştu ve bu zincirin kilittaşı bendim. Benim parmaklarımın birkaç milim oynaması burayı bir savaş alanına çevirirdi. Hala içerisinde bulunduğum korkunç bedenlerin sahipleri, yapmamı istedikleri bütün yöntemleri bir bir sıralarken silahı daha sıkı kavradım.

"Sarhoş olması bir kadına dokunabileceği anlamına gelmez! Benim bedenimi aklınız her estiğinizde gelip kullanamazsınız. Ben saygıyı hakediyorum!"

Elleri bana dönük korumanın dudaklarından edepsiz birkaç küfür savruldu.

"Eğer bana söyleseydin onu bardan atardım."

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin