Yazarın Ağzından
Naruto, kulağına tuttuğu telefonu, arkadaşının telefonu açmadığını belirten derin sessizlik sonucu hüsranlı bir iç çekişle cebine koydu.
Sasuke yine cevap vermeyi reddediyordu.
Naruto, Sasuke'nin başına gelenleri haber alınca, panikle hayatında hiç koşmadığı kadar hızlı bir şekilde hastaneye koşmuştu. Onun odaya dalmasını engelleyen doktorlar olmasaydı dostunu görebilecekti. Hayatta olduğundan emin olmak istiyordu, çok çaresiz bir durumdaydı. Doktorlar onu sakinleştirmeye çalışırken Naruto onlara neler olduğunu anlattırmıştı. Sasuke bir ghoul saldırısına uğramış, ölümden dönmüştü. Ve onu görmesine izin verilmeyeceğini, burada beklemeyip eve gitmesini de eklemişlerdi. Naruto da bir süre sonra mecburen boyun eğmiş ve eve gitmek zorunda kalmıştı. Bugün Sasuke'nin hastanedeki son günü, yani o olaydan sonra 20. gündü. 20 gündür Naruto, en iyi arkadaşının sesini bile duymamıştı. Onu kaç kez aramıştı, ama hiç cevap vermeyince yalnız kalmak istediğini düşünmeye başlamıştı.
Naruto derin bir iç çekerek ellerini cebine soktu. Adımlarını istemeden biraz hızlandırınca, ona bu yürüyüşte eşlik eden Hinata da adımlarını daha da büyük atmaya başladı. Narin elini Naruto'nun omzuna koydu. Sesinde hafif bir endişe tınısı seziliyordu. Naruto yavaşladı. "Hala açmıyor değil mi?"
Naruto kafasını salladı ve iyi olduğunu göstermek için kıza gülümsedi. Kaza gününden sonra her gün Hinata onun neşesini yerine getirmek için onunla birlikte yürüyüşlere gelmişti. Sohbet etmişler, ortak yönlerini keşfetmişlerdi. Hinata her seferinde Naruto'nun kafasını dağıtmayı başarabilmişti. Naruto onunla zaman geçirmekten gerçekten çok zevk alıyordu ve Hinata'yı da kendisi gibi mutlu görünce içindeki mutluluk kat kat artıyordu. Gülümsemesini görmek bile nabzını hızlandırmaya yeterliydi. Hele de o gülümsemenin sebebi kendisiyse dünyalar Naruto'nun oluyordu.
Ama bugün Hinata biraz farklı görünüyordu. Biraz yorgun gibiydi ve sanki onu rahatsız eden birşeyler vardı. Naruto onu birkaç kez karnını tutarken yakalamıştı. Kendini sıkıyor gibi bir hali de vardı. Neler olduğunu merak etse bile sormaya cesaret edememişti. Sormak yerine bu sefer de o Hinata'nın kafasını dağıtmaya çalışıyordu.
O sırada Hinata'nın karnından bir gurultu yükseldi.
Hinata kollarıyla karnını sararken panikledi ve kıpkırmızı kesildi. Alt dudağını dişleyerek durduğu yerde büzüldü. Gözleri dolunca onları kapatarak gözyaşlarının akmasını engelledi. Şu anda hiç sırası değildi! Kafasını başka bir tarafa çevirerek Naruto'nun meraklı gözlerinden kaçtı. Onu bu halde görmesine izin veremezdi.
Naruto onun bu haline hafifçe güldü. Hinata'nın gerginliğinin nedeni anlaşılmıştı. Sabahtan beri bir şey yememiş miydi acaba? "Hinata, istersen bir şeyler yiyebiliriz."
Hinata Naruto'yu duyunca hızla dikildi ve ellerini hayır anlamında hızla salladı. Dudaklarını yukarıya kıvrılmaya zorladı. Yüzündeki endişeyi saklayabilmeyi umut etmişti. "B-ben iyiyim Naruto-kun."
Naruto, yüzündeki gülümsemenin sahteliğini anında fark etmişti. O keskin gözlerden hiçbir şey kaçmıyordu. Somurttu. Ellerini beline koydu. Kusursuz kaşlarından bir tanesi yukarı kalktı. "Utanma olayını geçmiş olacak kadar yakın olduğumuzu sanıyordum." Hinata'nın yüzüne doğru iyice eğildi. Dudakları hayal kırıklığıyla biraz büzülmüştü. "Yanılıyormuşum sanırım."
Hinata, Naruto'nun sözlerinin canını bu kadar yakmasına şaşırarak irkildi. Göz temasını daha fazla sürdüremeyerek gözlerini kaçırdı. Yumruklarını sıktı. "B-ben..."
Naruto onun cümlesini tamamlamasına izin vermeyerek Hinata'nın elini kavradı. Parmakları Hinata'nın yumruğunu tam bir tur sarmıştı. Az önce sergilediği sert tavıra karşın gülümseyerek, "Hadi gidelim Hinata-chan." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorrow (SasuSaku&NaruHina)
Fanfiction"Tebrikler, Uchiha Sasuke. Bu Cehennemden kurtulan 2. kişisiniz. Ama tek bir Cehennem olduğunu kim söyledi?" (Tokyo Ghoul & Naruto crossover)