(Merhaba arkadaşlar. İkinci hikayemi yayınlamış bulunuyorum. İlk hikayem "ÖĞRETMENİMLE GARİP İLİŞKİM'İ" okuyup, oylarsanız sevinirim. Keyifli okumalar...)
Kaç saattir burda olduğumu bilmiyorum ama eninde sonunda yeni karşı komşumun aşağı mahalleden yukarı çıkacağını yada arabası ile geleceğini biliyorum. Nasıl biri olacaktı acaba? Uzun boylu mu? Yoksa yakışıklı mı? Off. Ya beni çok meraklandırdın be Nazmiye teyzem. Nazmiye teyze yeni karşı komşumun oturduğu evin eski sahibiydi. Gitmeden önce depozito işlemlerini bana bırakmıştı. Çünkü acil gitmesi gerekiyordu. 2 hafta sonra gelince halledeceğini söyleyip, gitmişti. Neyse. Kendisi öyle bir ballandıra ballandıra anlattı ki yeni komşumu, bir an önce görmek için sabırsızlanıyorum. Ha bu arada ben Berrak. Tıp okuyorum ve mutlu bir hayatım var. Ailem Edirne'de yaşıyor. Ben de okulum için İstanbul'da yaşıyorum. Sade bir yaşam tarzım var. İstanbul'da ki en yakın arkadaşım hatta kardeşim diyebildiğim insan Çiğdem. Kendileri sabah okul uyandırma servisi olarak haftanın 5 günü erinmeden arar. Zaten haftasonları da beraber takılırız. Onu çok seviyorum. Neyse. İlerki zamanlarda benimle ilgili daha çok bilgi sahibi olursunuz. Ben tekrar camda beklediğim komşuma dönsem iyi olur, çünkü o kadar bekledik, boşuna gitmesin dimi. Bekle bekle nereye kadar canım. Zaten erkekmiş, şimdi yanlış anlayacaklar...
Tahmini 2 saatlik bir bekleyişin ardından eşyaları taşıyanların yanında bir araba belirdi. İçinden de bismillahirrahmanirrahim. Sanırım bir taş indi. Kahverengi gözleri, koyu siyah saçları ve üzerinde duran jilet gibi takım elbisesiyle harika gözüküyordu. Nihayet karşı komşum olduğunu düşündüğüm adamın yanına gitmek için vestiyere ilerledim, kış ayında olduğumuz için dışarısı soğuktu. Nihayet hızla paltomu giydim ve tam merdivenlerden iniyordum ki, birden aklıma geldi. Aptal mıydım ben? Ay evet evet. Aptalım ben. Niye iniyorum ki adamın yanına. Onunla tanışmak için niye heyecanlandım ya da. Kocam değil sevgilim değil. Üf. Hızla tekrar evime döndüm. Manyaktım ben cidden. Hem böyle tipleri iyi bilirdim ben. Şımarık, zengin çocuk tarzında bişeydi. Kendime savurduğum küfürlerin ardından hızla bedenimi soğuk su ile buluşturdum. Ah, evet. Bu en sevdiğim şeydi. Neyse. Yarın Çiğdem ile buluşacaktım. Bu yüzden soğuk duşun altından istemesemde kurtulup, odama geçtim. Bornozum ile dolabımı açıp, karşısına oturdum. Hımm. Ne giysem derken gözlerim anneannemin geçen seneki doğum günümde hediye ettiği sade kırmızı elbiseye ilişti. Altına da siyah topuklumu seçtim ve hazırdı. Güzelce saçlarımı kurutup, iç çamaşırlarım vs. herşeyi halledip, kendimi odam da bulunan en sevdiğim eşyanın üstüne attım. Yatağım. Kendileri konforlu ve rahattı. Uykuyu sevdiğimden kendilerini de severek odama almıştım. Düşüncelerimden kurtulup derin uykuma daldım...
-Ya tamam kızım. Alt tarafı 10 dakika geciktim. Geliyorum.
-Ya ne 10 dakikası Berrak ya. Yarım saattir kafedeyim. Berrak hanım ortalarda yok. Bana bak. Yine uyuya kaldın dimi?
-Bir yarım saatçik evet.
-Of Berrak hadi.
-Çıktım say. Telefonu hemen kapattım. Bu sefer Çiğdem'i çok sinirlendirmediğime şükür. Neyse duştan çıktığım için hemen rutin olaylarımı halledip kırmızı elbisemi giydim. Saçlarımı hafif dalgalı yaptıktan sonra, hımm güzel olmuştu. Ayakkabılarımı giydim. Siyah çantamı da alıp dışarı çıktım. Çıkmam ile karşı komşumla burun buruna gelmem bir oldu. İkimizinde gözleri birbirin de kenetliydi. Şimdi baktım da harbiden de çok yakışıklıymış. Gözlerinde kahverenginin tüm tonları vardı. Of harikaydı o ya. Aman ne diyorum ben be. Hızla toparlandım ve ismini bilmediğim komşumdan hemen ayrıldım. Tuhaf. Sadece bakıyordu. Konuşucaktım aklıma Çiğdem geldi ve ilerlemeye başladım. Ve birinin beni kolumdan tutması ile sarsıldım. Kafamı sertçe çevirdim. Bilin bakalım. Tabi ki komşucuğum. Sinirle:
-Ne var!
-Biraz kibar olamaz mısın?
-Beyfendi acelem var. Ne diye beni lafa tutuyorsunuz.
-Ben şey. Berrak hanım burda oturuyormuşta. Onunla depozito işlerini halledecektim. Ah salak ben. Nasıl unuttum depozito işlerini. Ama acelem vardı.
-Öncelikle Berrak benim. İkinci olarak çok acelem var. Sonra konuşsak olur mu? Ona kedi gibi bakmıştım. Herhalde acımış olucak ki:
-Peki. Bu arada ben Burak.
-Benim ismimi zaten biliyorsunuz.
-Akşam dönersiniz umarım.
-Evet evet. Geldiğimde bi kapınızı çalarım. Olur mu?
-Tabiki olur. O bunu dedikten sonra el sallayıp, Çiğdem'in olduğu kafenin yolunu tuttum.
(Evet arkadaşlar. Hikayemin ilk bölümünü bitirmiş bulunmaktasınız. Nasıl? Sevdiniz mi? Umarım beğenmişsinizdir. Oy vermeyi unutmayın. Ayrıca yorumlarınız da benim için çok kıymetli. Diğer bölüm de görüşmek üzere. Seviliyorsunuz...)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞUMLA GARİP İLİŞKİM (GARİP İLİŞKİ SERİSİ 2)
RomanceHiç ummadığın anda ummadığın kişiye vurulmaktır aşk. Birbirine aşık olan iki komşunun hikayesi...