DAYAK

2.4K 48 8
                                        

     Eve kendimi nasıl attığımı bilmiyorum çok korkmuş, yorulmuş ve acılar içendeydim. Evde annemle göz göze geldiğimizde:

- Bu saate kadar nerelerde geziyorsun? Saatten haberin var mı senin? Bu üstünün başının hali ne? diye bir sürü azarladı. 

     Annemin beni azarlayışlarını duyan babam yan odadan gelip bir hışımla odadan içeri daldı. Bir bana bir anneme bakan babam "bu halin ne ?" diye bağırdı ve kemerini belinden çıkartıp beni dövmeye başladı. Zaten her yanım çok acıyordu bir de onun dayakları eklenmişti acıma. Beni o kadar çok dövdü ki artık onunda dövecek mecali kalmamıştı. O beni dövmekten ben ise dayak yemekten yorulmuştum. Sonunda beni bırakıp odadan dışarı çıktı.  Acıdan sabaha kadar yerden kalkamadım. Acı içinde öylece sızmış kalmışım. Sabah uyandığımda annem işe gitmek için hazırlanıyordu. Benimse hala her yerim dayaktan ağrıyordu. Babama görünmemeye çalışarak mutfağa doğru yol aldım. Su içmek istemiştim. Ama annem beni gördü ve:

- Artık evden dışarı çıkman yasak!

dedi. Sanki dışarıya çıkabilecek halim varmış gibi.. Zar zor ilerleyip mutfağa girdim. Bardak aldım ve çeşmeyi açtım ama su akmıyordu. Babam bütün parayı içkiye yatırdığından su faturasını ödememiş ve sonunda suyu kesmişlerdi. Ben acımın üstüne birde susuzluk çekerken annem işe gitmek için evden dışarı çıktı. Babam ise hala uyuyordu. Ses çıkarmadan odama gittim. Odamın penceresi küçüktü ama dışarıyı izlememe engel değildi. Pencereyi açtım. Kuş sesleri kulağımı doldurmaya başlamıştı. Onların o güzel şakırtıları içimi ısıtıyor, acılarıma bir nebze olsun iyi geliyordu. Bir süre daha dışarıyı izledim. Dışarıya izlemeye o kadar çok dalmışım ki omzuma bir elin dokunmasıyla kendime geldim. Arkamı döndüğümde babam yüzüme tokadı yapıştırdı. 

- Sen burada oturacağına neden bana kahvaltı hazırlamadın? diye bağırdı. Korkudan ne diyeceğimi bilemedim. Öylece donup kalmıştım. Odamdaki sobanın telini alıp beni onunla dövmeye başladı. Acıdan ağlıyordum.

- Ağlamayı kes! diye bağırıyor bense ağlamama engel olamıyordum. 

- Sen pencereden kimleri izliyordun ha! bir daha pencereden dışarı bakarsan seni doğduğuna pişman ederim. Anladın mı beni? diye bağırıyor ve daha çok dövüyordu.

 O sırada evin kapısı açılmaya başlamıştı. Annem eve erken gelmişti. Şaşırmıştım. Benim gibi babamda şaşırmıştı. İkimizde bu vakitte annemi evde beklemiyorduk. Ama babamın annemin eve gelmesiyle siniri iki katına çıkmıştı. 

- Neden eve erken geldin? diye anneme bağırdı. Annemin yüzü kireç gibiydi. Kekeleyerek:

- İşten kovuldum. Dedi. 

- Zar zor bir iş bulmuştun ondanda kovuldun öyle mi? diye bağıran babam ardından odadan hızla çıktı. Mutfakta duran içki şişesinden bir bardak içti. Sonra elinde merdaneyle çıkıp geldi. Annemi dövmeye başladı. Annemi o kadar dövmüştü ki annem yerinden kıpırdayamıyordu. Bende korkudan ağlıyor ve beni de dövmesin diye dua ediyordum. Babam önce beni sonrada annemi dövmekten hayli yorulmuş bir vaziyette odadan çıkıp salondaki koltuğa kendini attı. İçki içmeye devam ediyordu. Annemin durumu çok kötü görünüyordu. Ne yapacağımı bilemez haldeydim. Bir ona bir de kendime bakıyordum. Benimde ondan kalır yanım yoktu. Ambulans çağırmam gerekiyordu. Ama nasıl?

 Annem kafasını oynatamıyordu. Boynu kırılmış olabilir miydi? Gözlerim onun yüzünden ellerine kaymıştı, mosmor görünüyordu.  Artık ona ben bakmak zorundaydım. En azından ondan daha iyi durumdaydım.

 

İşkenceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin